26 Temmuz 2012 Perşembe

Buca Bosch Servis Merkezi

gazi üniversite'sinde bir sempozym için 3 günlüğüne gittiğim, anıtkabir dışında görülesi pek de bir yeri olmadığını düşündüğüm, en güzel yanının ise istanbul'a dönmek olduğunu farkettiğim başkent. büyük şehir olmaktan ziyade büyütülmüş bir kasaba izlenimi edindim, hızlı trenlerimiz gibi, hızlı değil hızlandırılmış. metro sistemine diiyecek laf yok, velev ki bürokrasinin ağırlığı ve griliği tüm şehre sinmiş gibi. Buca Bosch Servisi Merkezi metro'ya bindikten sonra farkettiğimiz üzere koca vagonda bizden başka konuşan değil, neredeyse canlı gözlerle bakan insanlar bile yok. saat henüz akşamüstü 15.30-16.00 civarı ama ruh çoktan terketmiş şehri. ucuz, güzel kafeleri barları da var, kızılay'da tömbeki, piedra, nedjima gibi yerler bir öğrenci için her zaman gidilesi yerler, ama mümkünse erkenden kalkılası, 22.15 gibi çıkıp eve ya da otele gidilesi yerler, zira bize 23.00'dan sonra otoüs yok falan denmişti. bir de enteresan bir şehir yapısı var, merkezde yoksul semtler görülürken, trenle şehir dışına çıkılırken çok daha düzgün semtler görülebiliyor, şehirleşmenin alfabesi sayılan merkez-çevre yaklaşımını ben gözleyemedim. velhasıl gittik gördük beğenmedik efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder