Vaillant Servisi Gölcük

her şey, özhan'ın yarı yıl tatili dönüşünde odaya elinde acayip parlak cd'lerle girmesiyle başladı. "deli pornolar getirdim oğlum" diye böğürüyordu hayvan. "öncelikle aleykimselam. bu ne parlaklık pavyondan mı geliyon lan" dedim ve ensesine bir şamar atıp, elindeki cd'leri kaptım. vcd'nin düğmesini ufak bir dil yardımınıynan hemen açtım. hepsini izlemeye gerek yoktu. bir önizleme yeterliydi başta. gereksizleri bir kenara koyup, üzerinde "paris hilton sikiş" yazan cd'ye vermiştim bütün dikkatimi. tv'de gördüğüm kadarıynan kupkuru bi götü ve özhan'ınkilerden küçük memişleri vardı bu kadının. ancak, yine de sanki bok varmışcasına bu kadını iş üstünde görmeyi deli gibi Vaillant Servisi Gölcük istiyordum. ellerim titrediğinden özhan'dan yardım istedim. o'nun da elleri titriyordu. yanıma çömeldi. ayakta duramıyorduk. istemsizce, ellerimiz birbirine temas ediyordu. etkilenmiştik birbirimizden. cd'yi bi kenara attık ve hunharca sevişmeye başlad....ohoooo! olmaz ki ama böyle. ben, "paris hilton sikiş" diye götümü yırtıyom burada, senin aklın nerede. büyük saygısızlık valla! neyse işte binbir zorlukla taktık cd'yi. taktık ama, o bizi pek takmadı. önce, acayip zorlanma sesleri çıkardı. "zıııaaaaaahhhhh" gibi, anlamsız sesler. ardından da bir bok çıkmadı. unknown disc falan dedi. zart dedi zurt dedi, bi zik göstermedi yani. dedim, "özhan. bana bak. yanlış anlamanı hayatta istemem ama, skerim seni yol yorgunu yol yorgunu. hani lan sikiş. lan hani lan hani sikiş???". korktu çocuk haliyle. dedi, "abi giy önce şu donunu. giy abi. heaaa...gel otur şöyle koltuğa. gel otur. sakin. abi bu vcd'de çalışmıyor demek ki. benim kuzen izlemiş çünkü bunu bilgisayarında". "kuzenini de bilgisayarını da skerim senin. anlamam ben. nasıl izlicez olm biz bunu" diye sormamla kendimizi, okulun ilk zamanlarında, counter'da adam pıçaklamayı öğrendiğimiz "green internet cafe 2"nin önünde bulmuştuk. 4 yıl boyunca "green internet cafe 1 nerde ki" diye sordum, göstermedi orospuçocukları. en çok da çağdaş abi'ye sordum.