14 Eylül 2012 Cuma
Vaillant Servisi Kocaeli
yine uzundu bölüm. ben bıktım bu türk izleyicilerini 5 saat tv başında kalkmaksızın oturtmaya çalışan tv kanallarından, onlar bıkmıyor uzun uzun diziler çekmekten. anlaşıldı ama, ilk bölüm diye değilmiş, bölümler uzun olacak, kabullenelim bunu. per se demiş, nurhayat'ın annesi rolünde mesela perran kutman'ı görsek, o da histerik histerik konuşsa fena olmaz hakikten.
bir de o kadar apartma var dizide deniliyor, benim de arak olmasa da karakter gelişimi açısından bir önerim olacak: nurhayat-rıza ilişkisini git-gel'li chandler-janice ilişkisine benzetseler, beyaz'dan bir matthew perry çıkar mı bilmiyorum da, chandler gibi daha fırlama bir tip olup yine de kaybeden kalsa hiç fena olmaz idi.*
Vaillant Servisi Kocaeli
hemen bir uzun sahne örneğiyle girişeyim: terastaki masada gülistan-bora arasındaki satranç turnuvası. tamam kasparov muhabbeti filan güzeldi de, kardeşim 2-3 hamle yapsanız da anlardık, ne gereği var ki izleyici = gerizekalıya bağlamanın.
bu hafta orçun sahnesi azdı sanki, cama yapışıp terası izlemeleri dışında, bir "bıdı bıdı, çok üşüdüm, ısıtın" dedi, ki çok abartmamalarını tavsiye ediyorum, ara ara tadında olduğunda, beklenmedik anlarda daha eğlenceli oluyor. adama sürekli sapık muamelesi çektirtecekseniz iki bölümde bayar, bizimkiler dizisinin "dummkopf"undan çok daha fazlası çıkacakken, karakteri sığ göstermenin ne anlamı var? bir de o şarap gül mevzuu vardı işte, neeah o da, "komşuluk bitmiş arkadaş" filan.
bir de olgun şimşek- ahmet, uyuyakalıp rolü kaçırınca üzüldüm cidden. o sahnede yetişip, loser kalacaksa da rolü gerginlikten beceremeyip loser kalmasını tercih ederdim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder