16 Mayıs 2012 Çarşamba
Bursa Klima Servisleri
son zamanlarda ispanya'daki seks turizminin reklamını yapmaya başlayan gazete. neredeyse haftada bir ispanya'nın değişik yerlerinde seks turizmi skandalları! ile ilgili haberler görmek mümkün. bu haberlerin dışında da yaz boyunca ispanya'da patlayan bombaların ve terörist eylemlerin haberlerini yayınlamışlardır.
insan bu kadar olumsuz haberden sonra doğan grubundan birinin ispanya'da sağlam bir kazık yediğini düşünüyor.
uzuunca bir zamandır pompaladığıılımlı islam projesine ertuğrul özkök'ün umre gezisini yılın yazı dizisi olarak lanse ederek devam etmektedir.
Bursa Klima Servisleri
şöyle bir yakın geçmişe bakarsak - ki sıklıkla unutuyoruz maalesef - , şevki yılmaz'ın salya akıtarak yaptığı konuşmalardan dehşete kapıldık, tarikat liderleri devleti ziyarete gitti çıldırdık, 7.4 yetmedi mi dendi iğrendik. kıyametler koptu, vay malezya oluyoruz şöyle böyle.
dürüst ama çemkirdiği için tepki çeken emin çölaşan'lı dönemlerden, dönek ama sohbet edilebilir ahmet hakan'lı dönemlere geldik yıllar içinde. nişantaşı cafe'lerinde takılıp haşmet'ten dayak yediğinde fanatik dinciler rezalet deyip kendisini bir kere daha aforoz ederken, kendi deyimiyle ne onlardan ne bizden olan olan ahmet hakan'a sempati duyulduğu dönemler başladı.
gel zaman git zaman önce mahalle baskısı kavramı girdi hayatlarımıza. ben bu kavramların öylesine akla geliveren bir şeyden ziyade profesyoneller tarafından yaratıldığına inanıyorum. mahalle zaten başlı başına enteresan bir kelime, sevimli bir şey. aynen eski ramazanlar gibi. mahalle denince insanların aklına bakkal sadık amca, komşu sebahat teyze, çiklet çiğneyip top oynamak gelir. mahalle baskısı ıvır zıvır yazıları da epeeey bir sürdü, sonra insanlar kanıksadırlar bir şekilde, peki ben kendi mahallemde onlar kendi mahallesinde. ama herkesin kendi kendine takılması yetmedi. karşı mahalle kavramıyla tanışıverdik. bak karşı marşı ama zamanında berber top oynadık, çekirdek çitledik, hadi onu da itme elinin kenarıyla duygu sömürüsü başladı.
yetmedi, pazar ekinde karşı mahalle isminde bir köşesi olan bir yazarı soktu hayatımıza hürriyet gazetesi. karşı mahallenin in'leri out'ları hihihi, ya da nerelerde takılıyorlar woowww, bu sezon ne giyiyorlar vs vs. işin bokunun çıktığı an o andı benim için. sanki kmer cumhuriyetinden bildiriyor herif anasini satayim, in'miş out'muş peh.
paylaşmak ile mahremiyetin ayrımını yapamayan ayşe arman'ı önce soydular sonra kapadılar. "ayyy nasıl haşemo giydim hihihih ne renk türban taktım olleyyy garson bizi sevdi ablam da türbalı dedi, karşısı şahane bizi hiç yadırgamadılar, sadece fatih'e mini etek'le gitmeyin cısss ama onun haricinde her yer herkes için şahane, hayat harika türbanlılar da sevişsin isterim ben" şeklinde özetlenebilecek yazı dizisini ama öyle ama böyle milyonlar okudu.
şimdi de ertuğrul özkök, coldplay dinleyip kabe'ye baktım, ne hissedicem acaba çok merak ediyorum, ehram giymeye gerek yok dockers pantolon ve tshirt de olur gibi cümleler kurduğu umre yazı dizisi çıktı piyasaya. böyle bir takım uzaklara bakarken huşu fotoğrafları ve sürekli sürekli tekrarlanan "ben izmirliyim, laikim, yüzüm batıya dönük, atatürkçüyüm, aydınım" mesajları, güya kendini sorgulama halleri falan... şair burada laikler de umreye gelebilir demek istiyor. petrus içtim, paris'te solcu gösterilere katıldım diyen "büyük üstad"ın mekke'de starbucks'a gideceğini kim tahmin edebilirdi??
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder