3 Mayıs 2012 Perşembe

Bursa Bosch Servisi

her kim olur da “haber ve yorum genel talebe göre şekillenir, bu ülkede spor sayfalarının niteliği de çoğunluğu temsil eden fenerbahçeli profiline göre oluşturulur” derse hastırı çekin. galatasaray’ın esamesinin okunmadığı 1974-1986 yılları arasında lig şampiyonluklarının çoğunlukla fenerbahçe ve trabzonspor arasında paylaşıldığı düşünülürse, o dönemden bugünlere uzanan taraftar dağılımının böyle arızalı bir görüşe sebebiyet vermesi normal. şu sıralar spor sayfaları için potansiyel bir talep olarak görebileceğimiz yeni nesil, galatasaray’ın 90’larda ve özellikle 2000 yılında artırdığı popülaritesine aklı başındayken tanık olmuş bir çoğunluğu oluşturuyor. dolayısıyla, taraftar sayılarına dayandırılan “arz çoğunluğun talebini yansıtıyor” argümanını satın alanın aklına şaşarım! bunun böyle olmadığını göstermek yine galatasaray taraftarının elinde. yönetimi protesto ettiğiniz gibi, spor sayfalarını, kanallarını da boykot edebilirsiniz ama elinizdeki gücün farkında değilsiniz. benim bu yazıyı yazmaktaki amacım “herkes benim gibi davransa ne kadar büyük oluruz” düşüncesinden hareketle farkındalık uyandırmak. siz bunca yıldır alex’le ilgili “koşmuyor” dışında olumsuz bir habere rastladınız mı hiç gazetelerde? sabri, üzerine yapıştırılmış “tahrikçi” yaftasıyla sürekli linç edilmeye çalışılırken, böyle bir kampanyanın hangi fenerbahçeli futbolcu için başlatıldığını gördünüz? serhat, lugano, bilica, hangisi? hangi fenerbahçe kaptanının sevgilisi, giyim kuşamı, tatilini hangi ülkede geçirdiği bu kadar didik didik sorgulandı, manşetlere taşındı? siz hiç fenerbahçeli bir futbolcunun maç sonrasında kamera görüntüsüyle ceza aldığını gördünüz mü? siz hiç fenerbahçeli bir futbolcunun dahil olmadığı bir kavgada “ligin marka değerini düşürüyor” diye ceza aldığını gördünüz mü? siz hiç fenerbahçe’nin bir golünün skorboarddan iptal edildiğini gördünüz mü, iptal edilse ve hele ki bu bir şampiyonluk maçı olsa neler olacağını düşündünüz mü? sahaya su atıldığı için biz 2007-2008 sezonuna beş maçlık seyircisiz oynama cezasıyla başlarken, stadı yakıp yıkan, şehirde emniyet, aşayiş, dirlik, düzen bırakmayan takımın iki maç ceza almasına ne dersiniz? ligin marka değeri federasyon ve basının çok umurunda olsa dünyanın en büyük ilk üç derbisinden biri olarak lanse edilen bir derbide rakip takım taraftarının dizine kadar gelen lağım suyunda stad kuyruğunda bekletilmesine, üstüne tepesine sidik torbaları atılmasına bir tepki gösterilirdi eminim. yerel lig maçı ya her tür pislik mübah, işin enteresan tarafı buralarda sessiz kalan basın meşhur isviçre maçından sonra ahlâk timsali kesilip kelle avcılığına soyunuyor. ha yeri gelmişken, neden artık emre belözoğlu ile ilgili haber yapılmıyor? medya mensuplarına söven, kol geçiren, “böyle milli takım kaptanı olur mu” dediğiniz emre uslandı da ondan mı? yoksa karşısında senelerce ezik bir şekilde tir tir titrenen ve sapına kadar galatasaraylı olarak bilinen fatih terim’i bitirmek için eski, hem de uefa kupası kaldırmış bir galatasaray futbolcusunu kullanmak çok akıllıca olduğundan mı? oh ne âlâ bir taşla iki aslan! fatih terim’e karşı herşey aynı ama bugünkü renkleriyle emre’ye olan tutumun nasıl değiştiğine hepimiz tanık olduk. Bursa Bosch Servisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder