21 Haziran 2012 Perşembe
Çeşme Klima Servisi
filmi izleyen bir çok insanın fark ettiği gibi uzakdoğu sinemasının kahraman polis ve kötü, kalabalık mafya çarpı$ması filmlerinden esinlenmi$ bir film. ama yönetmen ve senaryoyu da yazan onur ünlü bu esinlenmeyi bilerek kasıtlı bir $ekilde yapıyor. keza filmde ki, tanıdık türk sineması kareleride aynı bilinçle filmin içine sokulmu$. yani film istiyerek, doktorun röntgene bakarak musa rami'nin 2 ay ömrü olduğu söylüyor ve türk sinemasında sıkça olan ula$ılmaz a$k temasını ve iki a$k arasında kalan bir kadın tiplemesini ortaya çıkarıyor. ama filmde ki bu kadar tanıdık sahnenin yanında, insanı meraklandıran ve sürekli $a$ırtan bir ilerleyi$ var. musa rami'nin ailesinden ölmemesi için birisini seçmesi ama seçtiği kişinin ilk ölen olması, musa rami'nin artık filmin sonunda büyük oğlu ile intikan almasının beklenmesi ama bunun gerçekle$memesi gibi seyirciyi $a$ırtan bir çok geli$me oluyor. her$eyi ile türk sineması için müthi$ denilebilecek bir film. bir de bunun üzerine haluk bilginer'in sağlam performansı eklenince filmin değmeyin keyfine.
Çeşme Klima Servisi
19 Haziran 2012 Salı
Çeşme Demirdöküm Servisi
bu dönemde avrupa'da türk takımları tarafından kazanılan yegane başarı sayılabilecek olay, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, fenerbahçe'nin zico'lu döneminde şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamasıdır. bu da demektir ki, ligde herhangi bir takım çok üst düzey futbol oynayarak şampiyon olmamış keza iyi futbol oynayan takımın avrupa'da bir başarı elde etmesi gerekirdi.
şimdi şampiyonluk sayıları belirttiğim gibiyken bu takıma "cemaat'in takımı, akp'nin takımı" demek çok abes ve temelsiz. akp döneminde mali olarak ve başarı olarak en çok gelişme gösteren kulüp fenerbahçe'dir. ve hatta mali durumunun bu kadar iyi olmasından dolayı futbol dışı branşlarda da avrupa'da önemli başarılar elde etti.
Çeşme Demirdöküm Servisi
peki fenerbahçe bu atılımı nasıl yaptı? düşünülmeyen nokta bu. galatasaray'ın her geçen sezon kötüye gittiği akp döneminde, fenerbahçe gün geçtikçe güçlendi ve hatta basketbolda akp ve cemaat ile yakın ilişkisi bilinen ülker'in basketbol takımıyla birleşen fenerbahçe basketbol kulübü hala fenerbahçe ülker adını kullanıyor, ülker'den gelen euroleague hakkıyla senelerdir avrupa'nın en üst liginde oynuyor, ülker basketbol takımının oyuncularını o dönem bünyesine kattı ve bildiğim kadarıyla hala ülker'den yüklü miktarda sponsorluk ücreti alıyor.
hal böyleyken galatasaray'ın cemaat ve akp tarafından desteklendiğini iddia edenlerin bir kere daha düşünmesi gerekiyor. sizce arşa çıkan egosuyla rte, stadında "adam gibi adam recep tayyip erdoğan" pankartını açan, taraftarı olduğu bilinen fenerbahçe'yi mi destekler, yoksa yeni stadının açılışında yuhalandığı galatasaray'ı mı destekler?
bana göre sözlük yazarlarının maça sarhoş gidip futbolculara bıçak atan insanlardan daha mantıklı olması gerekiyor, o bilinçsizlerden bir farkı olması lazım. ancak boş iddialar, iftiralar ve hatta bazen tuttuğu takım yüzünden insanların ailesine edilen küfürler hiç hoş değil. kaldı ki türkiye'deki 3 büyüklerin taraftar profilleri arasında da net bir fark yok. örneğin ben bir adanalı olarak mersin idmanyurdu'nu desteklemem, abes olur çünkü. ancak 3 büyükler için "senin aslın şu şu, sen galatasaray/fenerbahçe/beşitaş'ı destekleyemezsin" gibi bir durum da yok. nereden geliyor peki bu nefret? sorgulanması gereken önemli bir noktadır bu.
Çeşme Bosch Servisi
süper lig finalinde adı şike soruşturmasında geçmeyen tek takım. maa'nın şikecilere hizmeti olan olan bu dandik ligi rakipleri hakkındaki şike soruşturması nedeniyle oynamak zorunda kaldı.
Çeşme Bosch Servisi
maa planı sezon başında kurmuş. şikecilere puan silme cezası verilecekti. şikeciler şampiyonluk yarışında kalsınlar diye puan farkı ikiye bölünecekti. bunu göremeyen bazı tipler hala cemaatten falan bahsedip komplo teorisi üretmeye çalışıyorlar.
gelinen son durumda federasyon başkanını da kendi aranızdan seçtiniz. gerekirse beş yıl avrupa kupalarına gitmesek ne olurmuş. başbakan da aynı fikirde. hal böyleyken hala suçlanan takımdır.
çok komiksiniz.
18 Haziran 2012 Pazartesi
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
17 takıma karşı oynuyoruz diyorlar ama şike konusunda küme düşme kalksın diyen yıldırım demirören'i galatasaray hariç bütün takımlar destekliyor. şimdi burada şu soru aklıma geliyor. galatasaray mı 17 takıma karşı oynuyor fenerbahçe mi? kafam karıştı.
ama siz size yetersiniz değil mi unuttum yine bak amına koyim.
havaalanındaki olayları bile fenerbahçe düşmanlığına ya da kupa kıskançlığına yoran bir takım aklı evvel taraftarlara sahip kulüp.
bu arkadaşların türkiye'de ikamet etmediklerini düşünüyorum. çünkü burada doğup büyüyen bir insan zaten polisin toplumsal olaylara nasıl yaklaştığını (yakın mesafeden yüzüne biber gazı sıkmak ya da hamile kadını tekmelemek vs.) iyi bilir.
ancak mantıklı olanları bu durumun fenerbahçe'nin değil, türkiye'nin sorunu olduğunu farkındadır.
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
Çeşme Beko Servisi - 444 1 494
fenerbahçe türkiye' nin bir kulübüdür. bunu çeşitli şekillerde kanıtlayabiliriz. misal;
türkiye içinde faaliyet gösterir,
şubelerine bağlı sporcuların çoğu t.c. vatandaşıdır.
stadları, salonları hep türkiye cumhuriyeti sınırları içindedir.
türkiye federasyonlarına bağlıdır ve bu federasyonların düzenlediği faaliyetlere katılır.
yöneticileri de türkiyelidir.
hatta;
Çeşme Beko Servisi - 444 1 494
başkanı bile t.c. hapisanesinde yatar.
ha bir de;
atletizmde, masa tenisinde, su sporlarında başı çeken kulüptür.
basketbolda hem erkeklerde hem kadınlarda ligi son yıllarda domine etmiştir. avrupa kupalarında henüz şampiyonluk gelmemiş olsa da an meselesidir.
voleybolda hem erkeklerde hem kadınlarda rakiplerine açık ara bir üstünlük gösterir. başarıları türkiye sınırını aşmış, dünyanın önde gelen kulüplerinden olmuştur. özellikle kadınlar şubesi, üstüste şampiyonlar ligi finallerinden sonra, bugün 3. kere çıktığı avrupa şampiyonlar ligi finalinde galip gelerek şampiyonluğa ulaşmış, henüz bir sene önce dubai' de kazandığı dünya şampiyonluğu kupasının yanına bir uluslararası kupa daha eklemiştir.
futbol şubesi türkiye' de 18 şampiyonlukla tüm kulüpler arasında birincidir. sadece son 10 yılda her lig şampiyonluğu yarışının içinde olmuştur. 4 defa şampiyon olmuştur. kalan 6 yarışın 3' ünde şampiyonluğu kıl payı ile kaçırmıştır. uefa şampiyonlar ligin' de yarı finalin, uefa kupasında çeyrek finalin kapasından 1 gol farkla dönerek heyecan yaşatmıştır. bununla beraber tüm zamanların milli takımlara en çok sporcu veren kulübüdür.
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
bugün, herhangi bi branşıyla, tarihinde ilk kez avrupa şampiyonluğu kazanan takım. tebrik ederim şahsen, ülke sporu adına büyük bi başarı. şimdi bundan 5-6 tane daha kazanırlarsa galatasaray'la bu sayıyı eşitleyecekler.
ondan sonra da galatasaray müzesindeki dünya şampiyonluğu kupalarının sayısına yetişmeyi hedeflemeye başlayabilirler.
universal'in sponsorluğunda kadın voleybol şubesinde tarih yazmış olan spor kulübü.
cev kadınlar avrupa şampiyonlar ligi final maçında fransa’nın rc cannes ekibi ile karşılaşan fenerbahçe universal bayan voleybol takımımız, güçlü rakibini 3-0 mağlup ederek, avrupa şampiyonu oldu.
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
azerbaycan’ın başkenti bakü’de düzenlenen "dörtlü final"de, dün rus ekibi dinamo kazan’ı 3-1 mağlup ederek finale yükselme başarısı gösteren sarı melekler, finalde ise rc cannes’i 3-0’la rahat geçti. sarı meleklerimiz daha önce ikincilik ve üçüncülük elde ettiği kadınlar avrupa şampiyonlar ligi’nde, türkiye’ye bu kez şampiyonluk getirdi. azerbaycan’da cannes’ı 3-0’la geçen dünya şampiyonu, takımımız dev kupayı müzemize taşıdı. takımımız bu galibiyetle tarihinde bir ilki gerçekleştirdi ve şampiyonlar ligi şampiyonu olma başarısını gösterdi.
"sarı melekler"e kupasını, maçın ardından düzenlenen törende avrupa voleybol konfederasyonu başkanı (cev) andre meyer verdi. kupa törenine üzerinde "armanın gururu şampiyon sarı melekler" yazılı tişörtler ve şapkalarla katılan fenerbahçe universal’e madalyalarını türkiye voleybol federasyonu başkanı erol ünal karabıyık takarken, meyer de kaptan seda tokatlıoğlu’na şampiyonluk kupasını verdi.
12 Haziran 2012 Salı
Çeşme Bosch Servisi
dün yanımdan çankayada 3 tane cübbeli sakalları göbeğine uzanan kafası takkeli gencin geçtiği şehir. bağıra bağıra sohbet ediyorlardı bir de. yavaştan buranın da yüzü değişiyor sanki, izmirdekileri değiştiremeyince dışarıdan getiriyorlar gibi geldi bana. ne olursa olsun türkiyede değişime direnen ve direnecek tek şehir. yaşamak ve nefes almak için kaçıp sığındığım yer.
Çeşme Bosch Servisi
normal şartlarda 20 dakika sürmesi gereken bornova-buca arasını, ortalama 1 saat 15 dakikada katettiren güzel şehirdir. tek sebebi ise, tüm ara mahallelerden adam toplamaya ant içmiş otobüs güzergahıdır.
izmir asla toplu taşımadan anlamayacak. üzülerek söylüyorum bunu. ama toplu taşıma, buca-bornova yolunu örnek göstererek söylüyorum, şu şekilde yapılır:
bucada-şirinyerde değil körüklü arabanın, normal araçların bile zor geçtiği darlıkta yollardan otobüs geçirmek intihardır.
ara mahallelere, geniş yollardan uzak yerlere beslemeler koyarsın. körüksüz otobüsler, ordan yolcuyu toplar ve ana terminallere bırakır.
bu ana terminallerden dileyen metro-izban ile dileyen ise, anayoldan hızlı mesafe kateden körüklü araçlarla istediği yola ulaşır.
buca bornova'dan örnek verelim demiştik, verelim: bornovadan, manavkuyudan, bayraklıdan herkesi beslemeler ve metro ile toplarsın. herkes bornova metro istasyonunda iner ki burası aynı zamanda otobüs son duraklarıdır.
burdan 515'e binersin, 515 ise 15 dakikada otoban aracılığı ile bucaya ulaşır. hiç kimse işkence çekmeden, rahat rahat istediği yere ulaşmış olur. aynı şekilde körüklü otobüslerle şirinyer-buca trafiği yaratacağına, bornova-balçova taraflarına gidecekleri güzelce tınaztepe son duraklarına beslemelerle bırakırsın. tınaztepeden 515'lerimiz 970'lerimiz direk otoban vasıtasıyla rahatça, hiç can sıkmadan herkesi gitmek istediği yere bırakır.
alsancak istikametine gitmek isteyenleri de yine beslemelerle şirinyer'den ister izbana ister beslemelerle direk adrese bırakırsın ve böylelikle trafiğe azıcık çözüm bulursun. en azından otobüsler hızlı ulaşmaya başlar.
Çeşme Profilo Servisi
izmir'de hava kirliliği ölçme cihazları
1- izmir fuarı'nda ağaçların altında
2- buca hasanağa bahçesinde yeşillikler arasında
3- karşıyaka koru parkında
4- bornova ege üniversitesi kampüsünde yine ağaçların altındadır.
Çeşme Profilo Servisi
kısaca hava kirliliğinin olmadığı yerlere konuşlandırılmışlardır..
bu sözler eü tıp fakültesi halk sağlığı anabilim dalı öğretim üyesi prof. dr. fethi doğan'a ait.
kaynak: çevre panelinde nükleer tartışması ( yukarıda yazdıklarımı içeren kısmı "nükleer santraller patlamaz" başlığı altında bulabilirsiniz. )
not: geçenlerde (bkz: #25537609) belirttiğim üzere dünyanın en az yeşilliğe sahip şehri izmir'dir. maalesef(tir) ama izmir'dir. yeşilliğin olmadığı yerde de temiz havadan bahsedemeyiz. ayrıca izmir'den çok daha yeşil ve sanayi şehri olmamış dünya kadar şehir varken zaten hangi akla hizmet izmir en temiz havaya sahip şehir seçilmiştir ? bilinmez..
Çeşme Klima Servisi
bana sağladığı yüksek standartları gittiğim yerde köpek gibi özlicem; ama kendi standartlarımı yaratmak için elime geçen fırsatı sonuna kadar değerlendireceğim ve ihya olacağımdan da emin olduğum için üzülmüyorum. ben şimdi bir hiç olarak gidiyorum ama tatil için uğradığımda karşında kossskoca bir imkb çalışanı yahut broker duracak.
Çeşme Klima Servisi
elveda izmir; kendine çok iyi bak bostanlı; beni sakın özleme bostanlı sosyetesi...
çocukluğumu geçirdiğim güzide şehir. çok denize gittim ama izmir'deki gibi bir denize hiç giremedim. çok şehir gördüm ama izmir kadar temizini, güzelini görmedim. insanlarıyla, kendisiyle, evleriyle, sokaklarıyla, sahiliyle, karşıyaka'sıyla, bornova'sıyla insanı kendine bağlayan müthiş bir yer. yaşanacak şehir derler ya, orasıdır izmir işte. yıllardır gidemiyorum ama hep hayalimdir orada yaşamak. belki istediğim gibi olmayacak ama bir şekilde orayla tekrar buluşmayı çok istiyorum. kendini özleten nadir şehirlerdendir vesselam...
sevgiliye sarılıp çitos yemeğe kalkmanız halinde birbirlerine "hacı!" diyen garip sivil polislerin kimlik sorgulamasına ve tacizine maruz kaldığınız, kendinden her gün bir kez daha soğutan şehir.
sonra neden müslümanları ve müslümanlık pompasıyla gelen yöneticileri sevmiyorsun diyorlar...
Çeşme Demirdöküm Servisi
ne kalkınma meselesini müteahhitliğe indirgeyen devlet destekli neo-muhafazakar tip belediyeciliği ne de ehven-i şer diye bel bağladığımız memur zihniyetli chp tipi belediyeciliği hak ediyor burası. o yüzden hatayı kapı komşunuzda aramayı bırakın da, sabah akşam priştina'nın ruhunu çağırmanıza sebep olan adamları nasıl hizaya getiricez onu bi düşünün, bi işe yarayın.
şu halinizle "izmir'de yabancıları sevmezler" geyiğini harlandırmak için pusuda bekleyenlere malzeme temin etmekten başka bi boka yaradığınız yok çünkü.güzel bir şehir. artıları:
Çeşme Demirdöküm Servisi
modern.
kordon çok hoş, çok modern.
şehirliler şehri çok sahipleniyor ki bence bu artı.
çeşme.
eksileri:
bazı şehir sakinleri biraz görmemiş. "burası göğsü açık kıro dolu" diyor mesela. yok senenin 320 günü güneş alan diğer memleketlerde herhalde insanlar smokinle geziyor sanıyor.
göç almasına sinir olanlar. dünyanın tartişmasız her ülkesinde büyük şehirler sanayileşme ile göç almıştır ve almaya devam etmektedir. bunun mantıklı yapılması ise farklı şehirleri geliştirmek ve büyüyecek şehirlerin düzgün büyümesini sağlamak. göç edenlere çemkirmek sıcak havalarda gölgede durmak yerine güneş altında güneşe küfretmekten farksızdır.
çarpık kentleşme. 70'lerin furyasından fazlasıyla nasibini almış gibi.
Çeşme Bosch Servisi
sehrin yapısından mı kaynaklı yoksa elverişli olmamasından mı kaynaklı bir türlü gelişmemiş veya geliştirilememiş şehir. insanlarının sıcak kanlı oluşu bir yana, genelde hep aynı mekanlara gitmeleri de sanırım biraz sabit fikirli olmalarından ya da alışkanlıklarını değiştirmeyi sevmediklerinden.ve ayrıca her yaz yerli/yabancı turist gelmesine rağmen, hala otogarının o köhneliği kaldırılamamıştır.
Çeşme Bosch Servisi
1920li yıllara gitmeye gerek yok, 90lı yıllarla 2011 arasında da ciddi uçurum var, çarpık kentleşme, göç ile şehir malesef bokumboka dönmüştür. bugün izmirde yaşayan insanların yüzde 85i izmirli değil, bununla birlikte daha sıraya giremeyen, izban'a nasıl binilir bilmeyen bir topluluk oluşmuş, bunun yanında sanırım yaz sıcağı etkisiyle, tembel, bencil ve tahammülsüz insanlarla dolup taşan bir şehir olup çıkmıştır. bu kadar olumsuzluğa rağmen uzak kalınca da bir şekilde özletir meret orası ayrı. bu saatten sonra 2013 değil, 2023 olsa bir şey değişmez.
Çeşme Profilo Servisi
mına koyim ya deli gibi trafik var, istanbul'dan gelmiş biri olarak diyorum hem de. otogardan üçkuyular'a gelene kadar kafayı yedim, bir de metro çalışması zaten yıllardır, sırf o yüzden hatay'ın ara sokaklarını da görmüş oldum. 9 saatte istanbul'dan izmir'e geldim o kadar koymadı, ama izmir otogardan urla'ya gidene kadar kafayı yedim, bir de urla'nın girişi yani merkezine de gitmedim. üstüne bir de hemen kına gecesi, lan bildiğin sırt çantasıyla piste girdim. "ben geldiiim" diye koca sırt çantamla bütün sülalemi öpmek, sonra topuklu ayakkabılarla göbek atmak, hayat çok zor :/
neyse trafiğe geri döneyim, nedir bu ya hatay gibi yerde tek şeritli yol nedir ya? saat 8'de neyin trafiği? seni artık sevmiyorum izmir! bir de buranın insanları hep ne kadar kibar diye düşünürdüm, hani böyle otobüste, dolmuşta, yolda falan insanlar hep kibardır- gerçi otobüste telefonla konuşursanız canavara dönüşüyorlar. neyse sonra düşündüm de samimi kibarlık ve faşizm bir arada nasıl olabilir diye düşündüm; pek mümkün değil. sonuç olarak tanıdığım izmirlileri düşünüyorum da sanırım samimiyetsiz, ezbere kibarlar. çok pis genelledim, evet; ama var böyle bir şey: izmir faşizmi.
Çeşme Profilo Servisi
son yıllarda değil, 1922'den beri göç almaktadır. bu şehrin esas sahiplerinin evi yağmalanıp yakılırken, üstüne anadolu'lular yerleştirildi. şehrin sonu zaten 1922 yılında yazıldı. o yüzden uzatmanın lüzumu yok. bu şehre fazlalık olanlar sadece o söylediğiniz "doğudan göçenler" değil. kendini izmir'li sananlar da bu göçe dahiller. şehrin esas sahipleri başka ülkelerde yaşıyor artık, bir kısmıysa hala şehirde ikamet etmekte şükür ki.
Çeşme Klima Servisi
bayram nedeniyle boşalmış olan şehirdir.
aslında böyle çok daha güzel olmuş; sanki izmir, kafa dinlemek isteyen sakinlerine kalmış.
bir haliyle de hüzün dolu ve cansız. örneğin; hep kalabalık görmeye alıştığımız karşıyaka
cadde neredeyse bomboş. yine kalaba da, öyle değil.
Çeşme Klima Servisi
bir de karşıyaka iskelesi'nin oraya "ufo"cular bir tır koymuşlar. içine girip, zaten internet'te
gördüğünüz şeyleri okuyup (hatta havasızlık nedeniyle okumadan) çıkıyorsunuz. fiyatı da
pahalı.
onun dışında, dikkat ettim de, "elektrikli bisikletler" tarafından işgal edilmiş. iyi de olmuş.
her yerde boy boy, renk renk, marka marka elektrikli bisiklet var.
karşıyaka'sı ayrı güzel, bornova'sı ayrı bir güzel...
izmir işte; türkiye'den, insan ve güzel olandan geriye ne kaldıysa o...
Çeşme Demirdöküm Servisi
medeniyet şehriydi demi burası? çağdaştı falan.
çağdaşlığın ortasında, sen, yollarda ip cambazı gibi, tahtaların üstünde, lağım kokuları arasında yürü. niye? çünkü belediyemiz çalışıyor. anasını sikmişsiniz yolların anasını !!
Çeşme Demirdöküm Servisi
o turistlere de acayip kıl oluyorum arkadaş. her boka mı maydonoz olunur? bi grup cızıldayan insan topluluğu dolaşıyor. çarpacam gerizekalı kenara çekil, ben mi çekecem seni lafını ingilizceye çevireceğim. turizm faktörünü çok etkiler bu. sanırım kablolarım yandı.
tamam, sakinim.
not. vazgeçtim. aslında sevimli insanlar ^_^ ah bi de önünde durup onlara çarpmanı beklemeseler.
11 Haziran 2012 Pazartesi
Çeşme Beko Servisi
öylesine bir şehirdir ki, akşamüstü tan kızıllığında kadıköy vapuruyla beşiktaşa geçerken, hayatı boyunca o manzarayı görmemiş ya da göremeyecek olan insanlar için üzülür insan. vapurun balkonunda sigara içerken bunları düşünüp ciddi ciddi efkarlanıyorum ben, sanane olm dünyanın geri kalanından, körmüsü görselermiş allalala.
duyguların ve anıların karışımıyla insana garip anlar yaşatan ama doyulmayan şehir.
hiç bitmeyen trafiği, sürekli bir yerleri kazılmış sokakları ve çoğu zaman insanın içini boğan kalabalığıyla kimilerine yaşanılmaz, hatta katlanılmaz gibi gelse de, vazgeçilemeyen, terk edilemeyen şehir..
Çeşme Beko Servisi
nasıl bırakıp gider ki insan..
beşiktaşta çay içmektir gerine gerine güneşin veya yağmurun altında. sabahın köründe henüz daha uyumamışken.
yeniköyde kahvaltı yapmak, denizin suyuyla yıkanarak, tuzuyla yanarak.
vapurda, yarısını yediğiniz simidin diğer yarısını martılara atmaktır bir elinizde sigaranızı tüttürürken.
gecenin bir saati, sarhoş sarhoş koşmaktır taksim sokaklarında.
kadıköyde yenilen bir tatlıdır, kup griyedir, içilen bir kadeh içkidir.
şükrü saraçoğludur, avazın çıkana kadar bağırdığın ya da öyle sessizce oturup ağladığın..
kışın ortasında, her yer kar kaplıyken gecenin bir yarısı ortaköyde bir bankta oturup şarap içmektir.
eminönünde balık ekmek.
sultanahmette ramazanda, elinizde macunla dolaşmaktır kalabalığın arasında.
istiklalde şiir satan adamdır, gazete satan kör adam, sinir bozucu uzaylıdır, her yerden farklı bir notada çalan bir müziktir.
adalarda bir elinize sandviçinizi alıp bisiklete binmektir.
anadolu hisarına yağan ilk kar.
rumeli hisarının üstünde oturup boğaza karşı içilen bir çaydır soğukta.
maçka parkında binilen salıncaktır, hızla dönen.
gümüşsuyu parkında korkarak aşağı doğru koşmaktır acayip merdivenlerden, yüreğiniz ağzınızda.
göztepe parkında kardan adamdır.
güneşlide öğlen sıcağında oturulan bozkıra benzeyen parklardır.
beyazıtta sahafların arasında ne aradığınızı bilmeden dolaşmak.
istinye sahilinde deniz fenerinin altında sabahlamak.
yeşilköyde uçaklara göz kırpmak.
galata köprüsünde bira yudumlamaktır yorgun bir günün ardından.
gülhane parkındaki ceviz ağacı..
süleymaniyede açık havada nargile eşliğinde sabaha kadar izlenen filmlerdir.
kanlıcada denizle birlikte yenen şekerli yoğurt.
taksim meydanında karda çizilen kelebektir.
aşktır, bazen can yakandır ama gidilemeyendir, özlenendir.
kalbinizde bıraktığı tüm anıları, acıları, mutlulukları, mutsuzlukları sebepsizce, vazgeç-e-meden sevmektir.
memleket değildir, memleket gibi de durmaz ama, onun kadar dönülemeyendir.
Çeşme Demirdöküm Servisi
insanları gün geçtikçe daha da vahşileşiyor. sırf bu sebepten eğer ki hayata dair planlarım yolunda giderse terketmeyi planladığım şehir. eskiden alır başımı şeyimden aşağa kasımpaşa diye gezerdim sokaklarında ama sorumluluklar omuzlara yüklenince istanbul aynı istanbul olmuyormuş. kendiniz için korkmasanız da sevdikleriniz için korkmaya başlıyormuşsunuz. bir ömür bu korkuyla geçmezmiş.
çocuğunu sevgi yerine parayla yetiştiren anne-babalar gibi.
veriyor starbucks'ı, diesel'i, nişantaşını caddeyi yüzünüze bir gülümseyip de günaydın diyeni yok..
deniz ne güzel diye boğaza bakıyorsun pis kokusu ve çöpleriyle huzursuz ediyor.
Çeşme Demirdöküm Servisi
istanbulsuz yapamam ölür biterim diyenler koca bir semtin güleryüzünü görüp, denizin temizliğinin etrafını sarmasına içini doldurmasına izin verince istanbulun huzursuzluğuna gerek kalmıyor.istanbul. tam bir arada kalmışlık örneği, amerikan rüyası ile ortadoğu anlayışının avrupa hasreti ile birleştiği, doğasını mahvedip yeni yeni düzeltmeye çabaladığımız, sakin(!)lerinin bir süre sonra türkiyenin başka şehirlerinde temelli yaşamaya yanaşmayacağı iki kıtalı, sesi, kokusu ayrı bir city. zamanla rayına oturacak her sey ama hangi düzen ağır basacak… zenginin gitgide daha zengin fakirin de gitgide daha fakir olduğu, bol sıfırlı maaş alanların xbin dolarlık şampanya şişelerini açtırırken ikinci defa düşünmediği bir yaşam biçimine doğru gidişhat beni korkutuyor...
uyduruk menulu restaurantların manzarasına guvenip burnundan kıl aldırmadığı, televole gece hayatının bir anda ayıplanmaktan çıkıp özenilen bir tarz olduğu kopamadığım karmaşıklık.
Çeşme Vestel Servisi
otobüs gelmeden sıraya giren insanları konak meydanında otobüs beklemeye davet ediyorum. otobüs durağa yanaşırken -otobüsün kapısını hizalayıp en önce binmek için- tek bir vücut gibi hareket eden insanları görünce gururdan tişörtlerim yırtılıyor hep. hele durakta otobüsün tamamına oturabilecek miktarda insan varken bile birbirini iten, kaynamaya çalışan insanlar görünce "işte" diyorum "işte denizi kız kızı deniz kokan izmir böyle bir şey".
ben mi yanılıyorum ya da ben mi yanlış saatlerde sokaktayım ancak 1 haftadır alsancak'ta hot dog ve karides-kalamar yiyemedim seyyar tezgahlardan. hani bir adetimiz vardır arkadaşlarla, çok fazla içtikten sonra karidesçiye gidip cebimizden çıkan paranın büyük bölümüyle karides alır masada yeriz. kalkarken de hot dogları ağza doluşturup kaçarız. ama son bir haftada 3. kez bulunduğum alsancak'ta yine ve yine ve yine göremedim bunları.
Çeşme Vestel Servisi
belediyenin yeni bir uygulamasıysa allah kahretsin. karidesçi ve hot dogcular daha erken gidiyorsa veya daha geç geliyorsa da allah kahretsin.
dün akşam benim de 10 tane kadar arka arkaya uçan ufolar gördüğüm şehir. alçaktan ve sessizce kuzey güney doğrultusunda uçuyorlardı. kendi aralarında belli bir hattı takip ediyorlardı ama sanki serbeste rüzgar akımıyla salınıyorlarmış gibi bir izlenim bıraktı. aklıma çinlilerin geleneksel fenerlerini gökyüzüne bırakmalarını getiren bir görüntüydü turuncu turuncu uçan noktalar. entel birinin düğün aktivitesidir herhal deyip işimize baktık.
Çeşme Bosch Servisi
tatillerimi geçirmekten büyük keyif aldığım şehir. bir hafta sonra tekrar yollarında yürürken yerleşme planları yapacağımı biliyorum. istanbulla karşılaştırdığımda sıcağı dışında bir eksisini bulamadım.
izmir doğal yaşam parkında yaşayan, emektar fil pak bahadur'un rahmetli olması üzerine getirilmiş 4 aylık yavru fil. kendisi henüz küçük olduğundan, şimdilik şişme havuzda banyo yaptırılarak serinletiliyormuş.
edit: kendisi begümcan'ın yavrusuymuş, bizzat türkiye sınırları içerisinde doğan ilk filmiş.
küçük yaşlarda tatil amacıyla gidip gördüğüm ve istanbul'a geri döndüğüm andan itibaren kendisine özlemler büyüttüğüm bir şehirdi, kavuşmamız göz doldurdu.
gördüğümden bu yana daha mı güzelleşmiş nedir, daha mı şahsına münhasır bir hal almış... kalbimi bilemem, döndüğümde aklım ege'de kalacak gibi.
Çeşme Bosch Servisi
'...sözcükler nereye kaçmışlardı öyle
neden susmalarla doluydu o uzun yürüyüşümüz
şehir mi ıssızdı biz mi kimsesizdik
saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim'
Çeşme Profilo Servisi
bdp bağımsızlarının öne çıktığı illerin bazılarını, trakyayı, tunceli'yi ve tek milletvekilinin çıktığı ığdır'ı ayrık tutacak olursak, mersin (%32) ve aydın'dan (%35) sonra akp'nin en düşük oy aldığı ildir (bilgi: izmir bölgelerinde %37 olmuştur akp, adana da hemen bunun ardından gelmiştir yine %37 ile)
şahsen yeni chp'yi başarısız görmekle birlikte, izmir'in kaybedilmiş olması gibi bir durumu şu aşamada göremiyorum, ancak yeni chp böyle devam ederse bu durum değişebilir o ayrı. (bilgi: aynı seçimde istanbul bölgelerinde %48, %51 ve %49 alan akp, ankara bölgelerinde de %45 ve %54 almıştır)
Çeşme Profilo Servisi
edit: trakya'yı da hatırlatan bambalak'a teşekkürler
2011 yılı genel seçim sonuçlarına göre; en fazla akp seçmeni barındıran 3. il olması olağan durumdur, zira bizatihi izmir türkiyenin istanbul,ankara ve izmir de sonra en fazla nüfus barındıran ve hükümetçe üvey evlet muamelesi görüp hizmet götürülmeyen, yatırım yapılmayan, kadro verilmeyen, sümüklü denilen, kayseri gibi bir tarım sanayisi kenti ile kıyaslanmaya çalışılan liman kentidir.
izmir'de de bu durumdan bıkan ve "ulan vereyim oyumu da bari azcık yatırım görelim" diyen bi dolu insan serpilmiştir ( 9 sene bu boru değil).
diğer taraftan ege tv izleyip ilçelere göre oy dağılımını takip etmiş, mekansal istatistik meraklısı bir birey olarak;:
(1) istanbul büyükşehir belediyesinin yıllarca kent süslemek için ihale ile ithal ettiği bitkileri bu sene izmir bayındırdan getirmiş olması sonucu bayındır ilçesinde seçim sonucunda akp çıkmıştır*
(2) kent merkezinde hükümetçe desteklenmeyen tersine kösteklenen bir izmir metro inşaatı vardır ki sittin zamandır ödeneksizlikten ve bürokratik engellemelerden bitirilememiştir. sırf bu çileden kurtulmak isteyen hatrı sayılır sayıda izmir yakasında oturan izmirli akp'ye oy vermiştir. ama oran olarak gene ikinci partidir.
(3) menemenin cumhuriyet tarihinden beri oyu bellidir. (bkz: kubilay olayı)
(4) 2010 yerel seçimlerinde hükükümet tarafından çıkan bir kanunla ayrılan ilçelerden bayraklı hariç izmir'in tüm sahil kesimi akp'ye daha az oy kullanmıştır (işin aslı hepsi chp'yi tercih etmiştir)
ulaşım projeleri ile ilgili sorunu olan ve chp'li belediyesi tarfından kültür sanat kenti olması hedeflenmiş bir kentte ulaştırma bakanı binali yıldırım ve kültür bakanı ertuğrul günay ın aday gösterilmesini saymıyorum bile...
şefin notu
Çeşme Klima Servisi
bu şehirde 100 yıl öncesinin kafasını yaşayan insanların bir de sözcük dağarcıkları biraz kısıtlıdır. aslında çok eğitimli, çok çağdaş, çok medenidirler kendilerine göre. çok kitaplar okurlar sözde, ama okudukları kitapların da bahsettikleri konular 3-5 kelime çevresinde döndüğünden bunların kelime dağarcığına bir katkı yapmaz maalesef. bu kullandıkları 3-5 kelimeden benim en çok sevdiğim olanı seçim zamanı gelip çattığında millete söyledikleri "oylar bölünmesin" laflarıdır. aslında çok demokrattırlar, ama nedense milleti sürekli "oylar bölünmesin" lafı altında kendi tercihleri çatısı altında toplamaya çalışırlar. lan kimse de bunlara çıkıp demiyor mu acaba "oylar bölünmesin diyorsun da, neden bütün millet senin tercihin altında oylar bölünmesin diye toplanmak zorunda ? sen benim tercihim altında toplan, benim tercihim altında oyları toplayalım ozaman da oylar bölünmemiş olsun". sen 30 senedir bi bok yapma, sonra seçime 3 gün kala kalkıp "herkes benim tercihim altında oyları toplasın, oyları bölmeyelim" diyerek oy toplamaya kalk. lan bi siz akıllısınız da diğer herkes aptal dimi. adamlar okadar emin ki kendi dünyalarında yarattıkları hayalden ve ideolojilerinden, başka tercih yapanların altında toplanarak da oyların bölünmemesini sağlayabiliriz seçeneği akıllarına bile gelmiyor. öfff valla bu beyinleri ideolojiyle yıkanmış olanlara laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor. demokrasiden soğuma nedeni bunlar valla.
Çeşme Klima Servisi
Çeşme Vestel Servisi
çalışan sömürmesinin en çok uygulandığı şehir. ne kadar çok çalışırsanız çalışın maaşınız daima 3 kuruştur. işin kötü yanı ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok çalışmanız beklenir.
akp'ye oy vermeyince 100 yıl öncesinin kafasını yaşamakla suçlanır duruma gelmiş şehir. şu seçim döneminde a.k partisinin izmir için nasıl paralar harcadığını bilenler bilir. bu halde bile izmir'i alamadılarsa bi daha hiç alamazlar.
10 ilçesinde akp'nin chp'yi geçtiği il olmuştur. chp'nin kalesi midir, arka bahçesi midir bilemicem de chp'li belediyeler kaldırım taşı söküp-takmaya devam ederlerse, büyükşehir varoşları siklememeye devam ederse, bi dahaki yerel seçimlerde belediyelerin yarısı akp'ye geçebilir. karabağların, bayraklının, bucanın varoşlarında akp'liler it gibi çalışıyor, ev ev dolaşıyolar, chp kıçını yaymaya devam ederse olacağı bu.
Çeşme Vestel Servisi
akp'den nefret eden biri ve bir izmirli olarak üzülerek söylüyorum ki; bazılarının algısında yer edinmiş o çağdaş, kordonunda rahatça içilebilen, insanların rahatça yaşadığı izmir, karşıyaka, bornova, alsancaktan ibaret bi yer değil, bayraklının, karabağların, bucanın hatta bornovanın varoşlarında o sizin algınızdaki izmir tanımıyla alakası olmayan onbinlerce hatta yüzbinlerce insan var.
Çeşme Siemens Servisi
chp'ye ultimatom vermiş şehirdir. şöyle ki; akp izmir'den on bir (11) milletvekili çıkardı. bu hiç azımsanmayacak bir rakam. chp'li belediyelerin nasıl çalıştığı malum. hatay'daki esnafın ağzına sıçtılar. çok açık bir güven sorunu var. haksız da değil izmir halkı.
%37'lik oy oranını bayraklı'nın üst taraflarında, kadifekale'de ve buna benzer yerlerde yaşayan insanlara yaymak hayalperestlik olur. chp'nin kalesi demek bana kalırsa yanlış bu şehir için. illa kale aranıyorsa trakya'ya bakılabilir.
Çeşme Siemens Servisi
gerçekçi olmak gerekirse, yerel seçimlerde birkaç belediye kaybedebilir chp. deniz baykal olsa kesin kaybeder derdim, kılıçdaroğlu ile şansı var. ancak izmir'de apaçık belediyelerin çalışmama sorunu var.
edit: 2007 seçimlerine göre milletvekili farkı aynı ancak kılıçdaroğlu değişimine rağmen aradaki fark aynı kaldıysa karlı olan chp değil akp'dir. nitekim iki (2) milletvekili fazla çıkardılar 2007'ye göre. ya chp'de değişim olmasaydı? biraz da eğri oturup doğru konuşmak lazım. chp izmir'i cepte gördüğü sürece kaybeder benden söylemesi.
Çeşme Beko Servisi
ciddi ciddi, inanilmaz antipatik insanlar barindiran sehir.
izmir'i cok severim. cok fazla izmirli tanidim, onlar da sevdigim insanlar. izmir'le ilgili entrylerim yüzünden, izmirlileri karsima almak istemem. diyorum ya, izmir güzeldir ve bazi izmirliler de güzeldir. ama is siyasete gelince, cogu izmirli(ki ben bunlara izmirli demek istemiyorum, tek övünc kaynagi dogum yeri olan dangalak sürüsü demek istiyorum) sacmaliyor.
Çeşme Beko Servisi
akp'li veya chp'li degilim. yobaz oldugumu da sanmiyorum. ama su cumhuriyet kalesi muhabbeti, gercekten dislerimi sikmama neden olacak kadar sinirimi bozuyor.
2011 yilindayiz ve en az 20-30 milyon secmenin, eriskin vatandasin oy kullandigi bir secim yapiliyor. secim sonunda akp'den birkac milletvekili daha fazla cikaran izmir, cumhuriyetin kalesi ilan ediliyor ve bu sehirde, "biz hala kaleyiz, kimseye vermeyiz burayi!", "izmir cumhuriyeti! iste bu!" gibi gerzekce naralar atiyor bazilari.
ulan arkadas, manyak misiniz siz ya? akp'ye oy vermemenizi, akp'yi sevmemenizi anliyorum cünkü ben de hazzetmem kendilerinden. ama chp'ye oy verdiginiz zaman türkiye'nin dis borclari bitmiyor. benzin ucuzlamiyor. ac doymuyor. ve ben, dogdugumdan beri bir diger kalede(!) yasayan bir insan olarak, chp'nin su güne kadar ilceme hicbir hizmet getirdigine sahit olmadim. tek gördügüm hapse atilan bir belediye baskani oldu.
Çeşme Arçelik Servisi
chp'nin kalesi olarak değerlendirilen izmir, beni 2 seçimdir ciddi derecede hayal kırıklığına sevk ediyor.
Çeşme Arçelik Servisi
chp, izmir'i yine kazandı diye üzeri kapatılırsa bu oy oranlarının, bana göre bir sonraki seçimde daha ciddi bir tehlike bizleri bekler. 2002'den sonra ciddi şekilde yükseltmiştir oylarını akp bu şehirde. sizce de kale olarak adlandırılan bir şehirden akp'ye %36 oy çıkması ve chp'nin yalnızca 7 puan gerisinde kalması tatminsizlik yarata bir durum değil mi ?çıkardığı milletvekilinin yarısına yakını rakip partiye kaptırılmış olmasına rağmen hayallerle yaşayan bazı arkadaşlarla hala kale olarak nitelenen şehir. benim bildiğim, bir şehirde sözgelimi on milletvekilliğinin 9'unu alıyorsan oraya kale dersin. 5-4 paylaştığın yer kale falan değildir, kendinizi keklemeyin.
Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494
bu şehrin avrupa standardına yakın olduğunu düşünmek cehalettir. neyi avrupa standardı lan bu şehrin?
avrupa'nın en az yeşillik alana sahip şehri,
yolları iki arabanın yanyana geçemeyeceği kadar dar olan, 10 tane arabayla trafik sıkışklığı yaşayan bir şehir,
üniversite mezunu neslin, işsizlik yüzünden koşarak kaçtığı bir şehir,
türkiye'nin ve avrupa'nın en büyük gecekondu kenti,
avrupa üniversitelerinde "kötü şehirleşme örneği" olarak şehir planlama derslerinde okutulan bir şehir.
Çeşme Vestel Servisi | 444 1 494
deniz kıyısındaki 20 metrelik alanda insanlar çimlerde bira içiyor diye güzel bir şehir ilan etmeyin burayı. avrupa standardı dediğiniz şey bira içip eğlenmek değildir. kendinizi kandırmayın. bu şehir mahvolmuş bir şehirdir.
Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494
ortada izmir alışıyor gibi bi durum yok bence. akp zaten izmirden bi önceki seçimlerde %30 oy koparabilmiş bi parti. buradan chp çıkacağını da ben sen o biz siz onlar hepimiz biliyoruz. (umuyorum bu noktada edit yapmak zorunda kalmam.) burada asıl komik olan izmirlilerin bu %30luk kısmı görmemeleri yada onlar göçmen gibi zayıf bir savunma yapmaları.(bu durumda istanbul, bursa ve kocaeli hiç bir zaman seçim tercihlerinden dolayı eleştirilmemeli zira bu bölgelerde neredeyse orijinal istabullu, bursalı yada kocaelili bulmak imkansız gibi bir şey.) kendilerini seçilmiş bölge yada kurtarılmış bölge gibi lanse etmeleri rahatsız edici. atatürkçüyüm diye dolaşırken ayrımcılık yaptıklarının farkındalar mı bilemiyorum tabi. nedense bu olay habire izmir'den çıkıyor. sanki chp son 2 seçimde sadece izmir'i alamadı. tekirdağ, kırklareli falan yok yani izmir akp'ye direndi o bölge direnmedi.
Çeşme Siemens Servisi | 444 1 494
çok seviyorum, bulunmaktan en hoşlandığım şehirlerden biri çok sıcakkanlı çok tatlı insanlar barındıran bir yer ama bu seçimler esnasında ne oluyor bilmiyorum çok itici oluyorlar. yani izmir mükemmel ama akp'nin çıktığı bölgelerdeki insanlar tu kaka gibi bi durum yaratıyorlar. olmuyor sevgili izmirliler.
genel seçim sonrası editi: kurtarılmış bölge olmadığınızı açık ve net gördük mü? gördük. %37 arkadaşlar %37 hadi bakalım. selametle izmir...
Çeşme Beko Servisi | 444 1 494
çeyrek yüzyıldır izmir'de yaşayan biri olarak, güzelliğini de çirkinliğini de gördüğüme inanıyorum. insanların özgürce yaşaması, sıcak bir şehir olması harika. kusursuz hatta. lakin priştina sonrasında gelen adam olmuyor, olamıyor izmir'e çare. korkunç bir bahane hazırlığı var. evet, izmir'e yatırım yapılmıyor ideolojik sebeplerden ötürü. ama şu inönü caddesinin hali, genel olarak 1. bölgenin durumu çok kötü. gittikçe de kötüye gidiyor işin saçması. metro açılsa da... diyoruz. ama -mithatpaşa üzerinde oturan biri olarak tuzum kuru- inönü caddesinde oturanların haline üzülmekten başka bir çaresi olmuyor insanın. kendi kaynaklarımızla bitirecektik metroyu. geçen sene öyleydi en azından. her yerde afişleri yok muydu allahaşkına? e bitmedi, bitemiyor bir türlü. ben 2000de ilk metro hattı açıldığında 4 sene sonrası için söz verildiğini hatırlıyorum. sonra 2007 dendi. sonra 2010 oldu. 2011 oldu. gelecek seneye bakıyoruz şimdi metronun bitmesi için. ayrıca özellikle son 1 yıldır otobüsler sıkıntılı. yer yer 20-30 dakika bekleniyor 169 gibi aktif bir otobüs.
Çeşme Beko Servisi | 444 1 494
bir de şu var; izmir büyükçe bir köy olmaktan mutlu. çoğu insan ideolojik sebeplerden akp'ye vermiyor. ya da daha doğrusu chp'ye oy veriyor. derdim particilik falan da değil. ama konu izmir olunca 'şeriat geleceğine yollarımız batsın daha iyi' söylemi dolaşıyor izmrilinin dilinde. ki bu, yaşam tarzı konusunda çekincelerinde haksız da sayılmazlar. öte yandan olaya çok basit bakılıyor. mevcut yerel yönetimin izmir markasını kalkındıracağına inanmıyorum ben. hatta daha da kötüsü olacağını sanıyorum.
böyleyken böyle. güzel şehir, içindekilerle beraber. ama mental sıkıntıları var.
Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494
ortalamanın çok üstünde bir hoşgörüye sahip halkın yaşadığı şehir. yaşadığım şehir*den sonra nasıl güzel geldi, nasıl bir ferahladım, nasıl bir her anını yaşayasım geldi izmir'in, anlatamam. eksikleri de var tabi, olmayınca memleketin özünü unutturan eksiklikler, gelip geçenle ilgili yargılayıcı konuşmalar yok mesela. tuhaf nefret içerikli bakışmalara da rastlamadım. pek çok insan gecenin köründe içiyor ve kimseyi tahatsız etmiyor, kimse de rahatsız olmuyor. tuhaf geldi bana gençlerin bu kadar rahat aşklarını çevreden saklamamaları. sen hiç şort giydin mi, rengarenk şapka taktın mı sırf canın istiyor diye ankarada? takma zaten, taşın bence.
Çeşme Arçelik Servisi | 444 1 494
izmir, yeni bir şey öğrenmek için, daha fazla para kazanmak için, daha iyi bir kariyer adına çabalamak için seni sıkıştırmaz. enginar yapmayı öğrenirsin burda, dünyadaki iyi mezeleri yersin yada.. dansetmeyi de öğrenebilirsin.. bilgi değil de bir çeşit bilgelik açısından bir birikim söz konusuyken, kitapçı açısından fakir kalırsın. okuyorsan, okuduğunu tartışacak adam az bulursun. kazandığın para ne olursa olsun, aç kalmayı bırak dünyanın en iyi beslenen şanslı insanlarından olursun. herkes demiyim ama, izmirlilerin çoğu kolayca tatil yapabilir burda, bir saat yolculuk yaparak mesela..
sonuç olarak, bilgi yoksa bilgelik var, zenginlik yoksa bereket var. bu açıdan çok antikapitalist bir havan olduğunu yeni keşfettiğim izmir, sana son zamanlarda haksızlık ediyordum "geriletiyor insanıııı, çok fazla rahat" falan diye. geri alıyorum. rahatlığındaki bir çeşit "devsim sonrasılığı", tembelleştiriciliğindeki "zaten herşeyimiz varcılığı" takdir ediyorum artık. bir eksiğin var, tek eksiğin: mücadeleciliği motive etmiyorsun.
olsun, anladım ben seni. dönsem dolaşsam, salına salına hep sana gelsem olur mu?
9 Haziran 2012 Cumartesi
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
sonradan gelip bu şehire yerleşen canlılar, modern yaşama ayak uyduramadıklarından dolayı bir süre sonra ahkam kesmeye başlıyorlar şehir hakkında. öyle kötü böyle güvensiz, hatta durum götünden secure zone lar uydurmaya kadar gidiyor. ama rahat olunuz, sevgilinizle toplu taşımada sikişmediğiniz sürece sorun yok. hatta sikişseniz bile sorun olmayabilir, denk gelmedim bilemiyorum.
belediyecilik icraatleri en az olan şehir değildir. icraatlerin istanbul ve ankara'ya göre az olduğuı doğrudur, ancak her aklı başında izmirli bilir ki bunda izmir'i kazanmak isteyen bir takım mevkiilerin izmir büyükşehir belediyesi'ne kaynak ayırmaması en önemli rolü oynar. bu tarz bizans oyunlarını andıran taktiklere gözümüz açık olduğu gibi, karnımız da toktur. adamlar izmir'de su kesintileri olmasın diye baraj yapılmak istendiği zaman kırk taklayla para vermemiş oğlum, siz neyin icraatindesiniz... koyun olmamak ayrı meziyet...
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
türkiyenin en rahat, en güzel şehridir kanımca. liseden beri burada yaşamayı hayal ediyordum, biraz geç olsa da sonunda yerleştim, yoğun iş temposu yüzünden tadını henüz çıkaramadım... kütüğümü buraya aldıracağım en kısa zamanda. hatta gelecek nesillerimi burada büyütmek isterim.
belediyesinde az icraat olmasının nedeni; başkanının iktidar paritisinin kendi başkanı olmadığı için kaynak gönderilmemesi olan şehirdir. bir belediyenin yeterliği kaynak alabilmesi için iktidar partisinin belediyesi olması şartı ise ulaştığımız demokrasi seviyesinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir.
Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494
üniversite için geldiğim ilk 2 sene bayıldığım, ancak şu 3. senemde artık kendisinden sıkılmaya başladığımı fark ettiğim şehir. sıkılmamın ilk aşamaları kendini "dışarı çıkıp napıcaz ya nereye gidicez ki" dememle gösterirken; şu anki aşamada ise izmir'e aşık olduğunu, çok avrupaî bi şehir olduğunu (oha yani abartın iyice), dünyanın tüm şehirleri arasında yaşamak isteyecekleri yerin izmir olduğunu söyleyen insanlardan tiksinmeye başladım. tamam iyi güzel hoş, türkiye standartlarının da üstünde ama bir yerden sonra sürekli aynı şey. tabii bu durum belki izmir'le alakalı değildir, yani belki de hangi şehir olursa olsun insan belli bir zamandan sonra oradan sıkılıyordur ama itiraf etmek gerek ki yarın istanbul'a gitmeyi iple çekiyorum şu an.
hiçbir zaman istanbul olamayacak olan ve insanlarının bunun ezikliğini her daim yaşadığı şehir. öyleki istanbul'un simidini, poğaçasını bile taklit edip, gevrek ve boyoz isimli ne olduğu belli olmayan çirkin, damak katili yiyecekler üretiyorlar. ama sonuç olarak binlerce yıllık imparatorluk başkentiyle kendilerini karşılaştırmasınlar. rica ediyorum.
Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494
-abi izmir çok güzel.
+ee
- abi alsancak kordon bira balık biraaa!!
+tamam sakin ol.
- boyoz modern çağdaş laikk !!
+..
Çeşme Beko Servisi - 444 1 494
türk-kürt ayırt etmeden söylüyorum: muhafazakarlar değil miydi?
urla'da kürt şöförlere girişen, onlara hayat hakkı tanımayan despotları izmirlilerin de sevdiklerini mi düşünüyorsunuz?
izmir insanı, kendi içindeki kötüleri de bilecek, onlara gereken tavrı koyacak kadar "aydın"dır. merak etmeyin.
rumları istemiyormuşuz?
Çeşme Beko Servisi - 444 1 494
6-7 eylül olaylarını başlatan, bugün halen ayakta olan ulusal bir gazetenin de kışkırtması ile yunanlı ve rumlara karşı şiddet uygulayan ve yağmalama yapanlar kimlerdi?
izmirlilere faşist diyen muhafazakar kesim değil miydi?
rumları kovan, onlara hayatı dar edip mallarına-mülklerine-geride kalan kadınlarına "konan" sizlersiniz.
bu nasıl bir ahlaksızlıktır? bu nasıl bir terbiyesizliktir?
kendi günahınızı bize yansıtıyorsunuz. bu da yetmiyor kızlarımıza orospu, insanlarımıza "faşist" diyorsunuz.
asıl ahlaksızlık, asıl ırkçılık budur.
tüm bu ahlaksızlığın ve kinin nedeni de nedir, biliyor musunuz?
izmir'in bahse konu islamcı faşizme geçit vermemesidir, türk ve kürt faşistlerinin örgütlenmesine göz yummamasıdır.
kuyruk acısıdır.
hadi oradan, hoşt! diyoruz... gidip, başka yerde havlayın!
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
izmir'e hakkında olumsuz düşünen, ömründe izmir'i görmemiş, sadece kulaktan dolma bilgilerle fikir sahibi olan zat-ı şahaneleri insanlara gelsin bu yazdıklarım. sorsunlar bir kendilerine bu sorulara cevap arasınlar bakalım neler düşünecekler?
- sevgi ve saygının, yardımseverliğin ne olduğunu yaşadığınız şehirde gördünüz mü hiç? bugüne kadar otobüste, dolmuşta, vapurda vs yerlerde yanınıza birileri bindiğinde size tek bir sefer olsun 'merhaba' diyen oldu mu? ya da toplu ulaşım araçlarında hamiledir, bayandır, yaşlıdır, yüklüdür vsdir insan gördüğünüzde siz de dahil yer veren kaç tane insan gördünüz? aynı anda kalkıp da bu tarz kimselere yer vermek isteyen insan toplulukları gördünüz mü hiç? ne o yoksa aman şu yaşlı, hamile bayana yer vermek zorunda kalmayayım diye uyuyor numarasına yattığınızdan etrafınızda böyle şeyleri göremiyor musunuz hiç?
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
- araba kullanırken yol vermenin ne demek olduğunu bilir misiniz? yolda giderken sağınızda ya da solunuzda araba park etmişken, karşı taraftan arabanın geldiğini gördüğünüzde aman atlayım yola da yoksa kalırım burda diyip, karşı tarafında aynı düşünceyle yol atladığını gördüğünüzde içinizden birinin geri gitme olasılığını kaç kez yaşarsınız? o değil de size yol veren bir adam gördüğünüzde kafanızı kaldırıp teşekkür edebilmeyi bilir misiniz siz?
Çeşme Bosch Servisi - 444 1 494
bugün bu kendini kürtler'den hatta göreceli olarak anadolu'dan soyutlama düşüncesi, bu mikro milliyetçilik, ötekileştirilmenin etkisiyle olduğu kadar farklı olmanın bilinciyle de yapılmaktadır. üstünlük değil farklılık. çünkü izmirli için "öteki"nin kendisine negatif dışsallığı vardır. toplumsal yaşamda etkileri vardır. meseleyi bir "x'ler geldi, y bozuldu" eşiğine getirmek istemiyorum ancak ortada bir gerçeklik vardır. bir mücadele vardır. bu da izmir'in istanbul gibi ortak kimlik harmonisinde yoğrulup,şehrin dokusunun değiştirilip, "ıstanbul (ı harfiyle)" kimliğini kaybettikten sonra, kişiliğini yeniden bulan bir kent olarak varolması örneğinde olduğu gibi olup olmaması sorunsalıdır. "küçük olsun benim olsun" düşüncesidir. şehrim bozulmasın mücadelesidir.
Çeşme Bosch Servisi - 444 1 494
bütün o "istemezük" zihniyeti, bu mikro milliyetçilik, yani izmir milliyetçiliği, iktidarların kentin dokusunu bozucu hareketlerine direniş ( yaşam tarzına müdahale, oy toplamak için ülkenin farklı bölgelerinden getirtilip varoşlara yerleştirilen kitleler, toki vs..) ve gene kentin dokusuna entegre olmayan kitlelere karşı kimi zaman ırkçılık-beyaz türk eksenlerinde kendisini gösteren tartışmalar bu mücadelenin ana temalarıdır.
Çeşme Profilo Servisi - 444 1 494
türkiye'nin en fazla betona sahip şehrine bu kadar aşık olan insan görmek şaşırtıyor beni. içerisindeki insanının rahatlığına aşık olabilirsiniz belki ama betonerme hale getirilmiş bir varoşu "ayhh dönyanın en gözel şehrii" diye tanıtmaya çalışmak iç kaldırıyor. hele 2 haftada bir "up"lanan yılmaz özdil ve türevlerinin "izmir" yazıları beni doğduğum şehirden soğutuyor.
su facebook denen zimbirti cikmayaydi da hakkinda bilyor tane guzel kız, alkol, huzur, ot bok temali video yapilmayaydi diye dusundugum memleketim. dogup buyudugum, tadini sonuna kadar cikarttigim, artik universite icin istanbulda yasadigim icin ozleyip ziyaret etme keyfine erisebildigim, artik hakkinda konusulmasın da rahat etsin istedigim memleketim.
eğitimli, meslek sahibi, uygar, sivil, kültürlü ve bilinçli sakinleri olmayan şehir.
Çeşme Profilo Servisi - 444 1 494
1. eğitimli: eğitimli insanlar sanayinin hiç olmadığı izmir'den kaçabilmek için gün kollar.
2. meslek sahibi: 1. maddedeki nedenlerden dolayı pek meslek sahibi olabildikleri de söylenemez, izmirdeki 2-3 adet büyük işletme 800tl maaşla adam sikmek dışında bir şey yapmaz bu şehirde. izmir'deki işlere kölelik değil meslek demek ayıp olur.
3. uygar: her mitingde başörtülü vatandaşlara laf eden, otobüse binen çarşaflı insanlara "çık çık çık" diyen, kürt halkı hakkında ileri geri konuşan bir grup insana uygar demek içimden gelmiyor.
4. sivil: askeriyenin en çok pohpohlandığı ili sorsak neresi çıkar acaba diye düşündüm şimdi. cevabı bu başlıkta buldum.
5. kültürlü: şehirde 3 tane sahne dışında büyük tiyatro sahnesi yokken, uluslararası çapta en ufak bir oyun bile gelmiyorken, opera, bale yokken ya da kendi halk oyunlarına bile yeteri ilgiyi çekemiyorken "kordonda bira içme"yi kültür mirası sayamayız sanırım.
6. bilinçli. 7 yıl önce genç parti'yi 2. parti çıkartacak kadar bilinçli. bugün izmir'in altı üstüne gelmişken, taşımacılık rezaleti yaşanırken hala aynı belediyeye %70 lere dayanan oylar verdiğine göre pek bilinçlidirler muhtemelen.
genellemeleri sevmem, ama kendini üstün olarak genelleyen insanları da genellemeye bayılırım.
Çeşme Klima Servisi - 444 1 494
akp yöneticisi olsam izmir için düşüneceğim belediye başkanı adayı yılmaz büyükerşen olurdu. bağımsız çıkarır desteğimi açıklardım, kazanacağı da kesin olurdu.
kendisiyle bir protokol yapardım, işine çok burnumu sokmazdım, esas olarak izmir'e destek olurdum. böylece izmir'in makus kaderi biraz olsun değişirdi. bu, akp'nin ve türkiye'nin de kaderini değiştirme yolunda son damla olurdu. akp aşırı cepheleşmeyi önlemiş, izmirdeki azınlık hallerini azıcık düzeltmiş, "endişeli modern"lerin kaygılarını azıcık da olsa gidermiş olurdu. böylece partiler arasındaki yarış biraz daha gerçek hayata dair noktalarda yoğunlaşırdı. yok şeriat tehlikesi, yok sivil faşizm, yok ergenekon, yok statüko derken yıllar uçup gidiyor çünkü. izmir çok geride kaldı...
Çeşme Klima Servisi - 444 1 494
pratik bir adam olan büyükerşen, bir partinin ilk adamı olamaz; ancak 2 dönemlik eskişehir deneyimini bir büyük şehre harika uygulayabilir. chp'den istanbul için şansı yok, ankara sınırda, izmir'den koyulursa izmir'i yine getirir chp'ye... ama iktidarın akp olacağı nerdeyse kesin. üstelik izmir, eskişehir değil, zorluklar daha büyük. yani çok yıpranır, izmir'i de yıpratır.
chp'den gelecek bir yılmaz büyükerşen, belli ki kesin en çok oyu alır; akp destekli ama bağımsız olarak çıkarsa rekor oyla seçilir.
benden söylemesi, ilgililer bir düşünsün derim.
Çeşme Demirdöküm Servisi - 444 1 494
- alsancak: şehrin merkezi diyebiliriz alsancak için. günün her saati trafiği kalabalıktır. işte böyle bir bölgede doğru düzgün otopark bulunmamakta. yol ortasındaki bölgeye park edilmiş arabalar zaten 2 tane olan şerit sayısını zorluyor. sağ şeritte de arka arkaya dizilmiş 10 tane otobüs yer alınca trafikteki şerit sayısı 1'e iniyor ve trafik her an kilitli kalıyor. alsancak bundan tek bir şekilde kurtulur: izban'la alsancağa ulaşaabilen bölgelerden gelen otobüsleri kaldıracaksın ya da yol ortasına yaptığın o "saçmalık abidesi" park yerlerini yıkıp yola çevireceksin. ya da alsancak'ta çok katlı apartmanları yerlebir edip olması gerektiği gibi bir sahil bölgesi elde edeceksin (ütopya).
Çeşme Demirdöküm Servisi - 444 1 494
ulaşım rezaleti her geçen gün daha da artıyor izmir'de. istanbul'lular görse ağlarlar herhalde 15 tane arabayla sıkışmış izmir trafiğinin haline. geçen yıllarda aziz kocaoğlu kendi ağzıyla söyledi "körüklü otobüslerimiz trafiği tıkıyor." diye. buna rağmen beslemelerle aktarma yöntemi gibi basit, rahatlatıcı ve olması gerektiği gibi olan bir sistemi getirmediğine göre buna pek mesai harcamamış olsa gerek. otobüsler tarafından sıkıştırılmış yolları görmekten bıktım artık, 15 dakikalık yola otobüsle 1 saatte gitmek adama gerçekten koyuyor. umarım izban hattıyla birlikte beslemeli aktarma sistemine geçilir.
edit: bunu izmir düşmanlığından falan yapmıyorum. insan sevmediği bir şehir için bu kadar kafa yormaz. izban'ın şuan için alternatif olamadığı bir şehirde otobüsten başka alternatif yokken nasıl kafamızı kullanıp alternatif yaratacağız merak ediyorum. izban tam randıman çalışmaya başlarsa, körüklü otobüsler dar yollardan çekilip geniş yollara verilirse ulaşım düzelir. ama şuan rezalete doğru koşuyor.
Çeşme Bosch Servisi
dışarıdan gelindiğinde bazen anlaşılması zor şehirdir.
ben bugün bunu gördüm. bursalı arkadaş yanlış anlamış bizi sanırım. lafım birebir bursa'ya değildi ancak 1963'te kurulan bir kulüp bursaspor. daha fazla detaylandırmaya gerek yok.
Çeşme Bosch Servisi
demişim ki: izmir bu bağlamda sadece istanbul'a benzer, daha küçük boyutlarda olmakla beraber. bursalı arkadaş maç olunca bursa futbol kokar diyor. eminim öyledir. ama maç olunca istanbul futbol kokmaz. bazı yerlerde kaşkollu adamları görürsün. fenerliler caddede gezer, beşiktaşlılar çarşıda takılır vs. ama şehir akar, hayat durmaz, kozmopolittir çünkü, yerellikten sıyrılmıştır. ayrıca izmir futbolu anadolunun çoğu yerinde olduğundan farklı olarak belediye desteğini pek hissetmez. bilindiği üzere ülkenin en büyük parası belediyelerde döner ve izmir belediyesi malumunuz çok da zengin sayılmaz...
izmir futbolu nasıl gelişir bambaşka bir entry konusu, o konuda tüm izmirliler muzdarip zaten.
Çeşme Profilo Servisi
kayseri'ye yapılan stada en az üç beş maçta gelen toplam seyirci sayısından fazla seyirciyi her hafta bir maç için deplasmana taraftar götüren karşıyaka'ya sahip şehirdir izmir. hatta bundan iki hafta önce oynanan maç için kayseri erciyesspor takımı kendi sahasında karşıyaka'ya seyirci olarak ezilmesin diye maçı kadir has stadyumu yerine 1520 kişilik açık antrenman sahasına aldırmıştır. zemini falan bahane etmişlerdir. ondan sonra izmir'e ne gerek var, akepeye oy verseydiniz siz de rererörö. hayatında atatürk stadı'na alsancak stadı'na bir kere gitmemiş ve insanların o stadlara neden gitmek istemediği konusunda hiçbir fikri olmayan kişilerin, bu stadlar hakında hatta bir de utanmadan yapılması planlanan stadlar hakkında bile atıp tuttukları şehirdir. ayrıca doldurulmuyor denen atatürk stadı'na önümüzdeki hafta oynanacak karşıyaka bursaspor maçında bakılabilir mesela doluyor mu dolmuyor mu, tv'den yayınlanacak açıp bakılabilir. alsancak stadı için de, burada maçlarını oynayan karşıyaka geçen yıl tutturduğu seyirci ortalaması nedeniyle ligin sponsoru bank asya'dan 100 bin tl ödül almıştır. öyle garip garip şeyler olan bir şehir. çok fena yağmur yağıyor şu an.
Çeşme Profilo Servisi
Çeşme Klima Servisi
windows 7 ile beraber gelen hava durumu uygulaması yalan söylemiyorsa şu an sıcaklığın -2 derece olduğu şehir.. ki ben son yıllarda eksili derecelere düştüğünü hatırlamıyorum.. ben hatırlamıyor da olabilirim bilemedim.. haklı ama.. hepimiz çok konuştuk oh aralık bitecek neredeyse hala tshirtle geziyoruz diye.. al işte şimdi sokakta insan yok..
iki gündür yaklaşık 2 saatte bir yaptığım ölçümlere göre,
11 aralık günü maksimum sıcaklık 1 minimum sıcaklık -1 derece
12 aralık günü maksimum sıcaklık 4 minimum sıcaklık -2 derecedir. windows ayarlarıyla oynamayın.
Çeşme Klima Servisi
tamam ama,
bitmek bilmez sıcak günleri daha yeni geride bıraktığımızdan bu havalar pek bi soğuk geliyo. yoksa yüz yılın, bin yılın en soğuğunu yaşadığı falan yok. uzun zamandır yüksek tepelerinde kar görmediğim kışı olmadı. hatta aksatmaz, bir iki gün önceden kalan yağmur sularını da donduran havası yok değildir.
her sene yazın "bu sene başka sıcak", her sene kışın "bu sene başka soğuk" demeyin. yeri gelince pişin, yeri gelince üşüyün. hatta sıcakları bol bol yaşadığımızdan, yaşayacağımızdan iyice üşüyün, yağmur yağarsa ıslanın.
not: son ölçüm -1 derece.
Çeşme Demirdöküm Servisi
az önce deli sikmişçesine çıktım dışarı. paltonun içine tişört giymek hataymış. yok suratım ve ellerim hariç üşümedim. birkaç adet kar tanesi indi süzülerek. durum bu şu anda. kar falan yakışıyormuş peh peh!
sevgili canlar, aynı şehirde yaşadıklarım. saçmalamıyor musunuz?
edit: türk'ün aklı sonradan çalışır.su an hava -1 derecedir ve kar yagmaktadir.evin panjurlarinin hepsini sonuna kadar acip,buyukpark'in kar ve ruzgarla dans eden agaclarini kaloriferin dibine oturup muzik ve kahve esliginde izlemenin keyfini daha once cok az seyden almisimdir saniyorum.
Çeşme Demirdöküm Servisi
edit:bir de muthis mizika calan birisi olunca gercekten tadindan yenmiyor.
edit 2: arkadas izmir basligina ne yazsam direk zamanin otesine... hele bu entrynin z.ö gitmesinin sebebini cozebilmis degilim. kiskanclik belki
biri dün gece şehrin çarkını çevirip koordinatlarını mı değiştirdi ne yaptı? (bkz: lost) ne bu soğuk yahu! demin ellerimi yıkadım, şimdi ikisini de hissetmiyorum. ellerim kendinden geçti!
eski yerine getirin oğlum şehri!
8 Haziran 2012 Cuma
Çeşme Vestel Servisi
cesme; burasi icin soylenecek cok sey var sanirim. izmir il sinirlari dahilinde olmasina ragmen, izmir den bagimsiz bir yerlesim yeri konumunda muthis bir tatil yoresi. once gitmeyenler gormeyenler icin eksilerinden baslayalim. izmir merkeze 80 km. baya uzak yani. lakin bu durumuda mukemmel bir otobanla cozmusler. bu sayede izmir-cesme merkez 40 dk. falan suruyor. baska bir konu yerlesim yerleri ile en guzel plajlarin oldugu mevkiilerle epeyce bi mesafe var. bu durumda hic minibuslerle ugrasmaya gerek yok. ya araba kiralanir yada kendi aracinizla rahat rahat gezer tozarsiniz.
artilari cok fazla bu memleketin. denizi fevkalade, plajlari ve kumu derseniz bunlarda sahane. kum deniz demisken ilica yi es gecmeyin derim. cunku bolgenin en guzel denizine sahip kanimca. son olarak alacati diyelim ki, en hareketli gece hayati burada. haziran donemi giderseniz bolca unlu futbolcu ve sanatci gormeniz mumkun.
Çeşme Vestel Servisi
genel olarak izlenimlerim bu sekilde. ayrica ozel araclari ile ilk defa bu sehire gidecekler, hiz yapmayin, doksansa doksan, elli ise elliyle gidin. aksi taktirde izmir polisi cok acimasiz hemencik yapistiriyorlar cezayi...
Çeşme Siemens Servisi
üç haftalık ayrılışımın ardından geri geldiğimde ağzına sıçılmış olarak bulduğum kent. hoş, bu sıçma işlemi daha yıllar öncesinde başlamıştı. şimdilerde, büyükşehir belediyesi son noktayı koymuş durumda. izmiri bilenler bu paragrafı okur okumaz inönü caddesi ve çevresinden bahsedeciğimi çoktan tahmin etmişlerdir.
izmirli değilim, aşık olduğum bu şehre üniversite eğitimimi almak için yerleştim ve birkaç ay sonra 4. yılımı doldurmuş olacağım.
az önce düşünürken dort yıl önceye döndüm.
Çeşme Siemens Servisi
üniversitede ilk yılımı kampüsümün yakınında bulunan bir yurtta geçirdim. tınaztepe kampüsünü bilenler bilir, izmirin en ücra köşesi. bu parametreyi göz önünde bulundurarak takip eden yılları, kampüsümün bulunduğu çevreden uzakta geçirmeye karar verdim.araştırdık sorduk. eve çıkmaya karar verdiğim arkadaşlarımla beraber, eve çıkmak için en uygun yeri üçyol- üçkuyular arası olarak kararlaştırdık. çünkü, o bölge izmirin her yerine tek araçla kolayca ulaşılabilecek ender yerlerdendi, nezihti ve bir çok imkan mevcuttu. dört yıl önce oralarda bir inşaat sürmekteydi, metro inşaatı...
metro inşaatı denilen şey en fazla iki senede biter değil mi? biz dört sene önce, izmirin temmuz sıcağında ev ararken, inşaatın bilgileri yazan tabelada biriş tarihi, aynı yılın ekim aynı gösteriyordu. ev tutmak için en ideal yerlerden birini seçmiş olmamız, hayatımızın en güzel kararıydı.
ev tutma sürecinde izmirli arkadaşlarıma, evi tutacağım yeri söylediğimde, "uuu, uzak değil mi abi" cevabını alıp üzerine, "olum metro geliyo, heryer on dk. okul zaten kendinden başka heryere uzak, ne farkeder" karşı cevabını veriyordum. ama bugün düşündüm de, o izmirli arkadaşlarımın, " izmir hacı burası, bitecek dendiğine bakma sen" demelerine hiç kulak asmadım.
ve bugün dört yıl bitmek üzere, evimin bulunduğu bölgenin damarı konumunu almış, 4-5 km. lik bir cadde trafiğe kapalı. ki bu cadde 4 yıldır kısmen kapalı, ortalık toz toprak, itfaiye, ambulans vb. araçlar için geçilmez bir set, sürekli bir kaos hali.
bu durumun oluşmasının nedenlerini, iktidar mualefet çekişmesini, ihaleleri, ihaleye karışan fesatları, belediyenin bir suçu olmadığını ileteceksiniz şimdi bana. çünkü bunları çevremden de duyuyorum. biliyorum. bana koyan, üzen, kahreden şey; yaşam tarzına, insanlığına, çağdaşlığına, tepkisine hayran kaldığım izmir halkının hiçbirşey yokmuş gibi davranıyor olması.
Çeşme Beko Servisi
etheli marikayi sever gibi yapabilir ama abuzer e, rojda ya olan nefretini gizleyemez benim guzel izmirim. dogulusuna "ingiliz" diye hitap eder ki, batililasma surecinin kalesi oldugu unutulmasin. biat ettigin ve beyaz oldugun surece izmirde fasist bulamazsin emin ol. o degil de bi cay sevdasi basladi hayirdir, kibris sehitlerinde iki bira atip, kordonda rakiya balik bulamak varken? kafaniz mi bulandi arkadasim yapmayin allah askina bu sicakta. uff haftasonu gelse de denize kacsak:((
Çeşme Beko Servisi
faşist görmeyen andavalların, yerlisini "faşist halk" olarak suçladığı yer. tamam mikro milliyetçilik var denilebilir ama faşistlik ne ? "al işte onlardan biri" diye düşünme, izmirli değilim ve 1 ay bile kalmadım. okuduğum yer sebebiyle çok gitme fırsatı buldum ve buradan çok farklı insanlar tanıdım. kendinizden olmayan herkesi faşistlikle mi suçlar oldunuz? vuvuzelalar.
Çeşme Arçelik Servisi
avucumun içinden iyi bildiğim şehrim. nüfusundaki ermeni ve rum azalmasındaki temel neden izmir'in çok fazla göç almış olmasıdır. buradan kovulmaları değil. cumhuriyet döneminde evet özellikle ayaklanan pek çoğu ülke dışı edilmiştir. ancak burada kalanlar ya da geri dönenler mutlu mesut yaşamaktadır. attığınız bokta boğulmadan bir çay koyup gelin hadi bakayım.
Çeşme Arçelik Servisi
hakkında geliştirilen faşist argümanına ben de katkıda bulunmak istiyorum bu şehrin. bence en faşist iller; maraş, antep, urfa'dır. o kadar faşisttirler ki ülkedeki yabancıları ülke toprakları dışına atmışlar, atmakla kalmamışlar bir de devletten "kahraman, gazi, şanlı" sıfatlarını almışlar. oha ben böyle ırkçılık böyle kafatasçılık görmedim. sırf bu şehirler de değil, istanbul'dan ingilizleri atan istanbullular da bence oldukça faşist insan topluluğudur. kıssadan hisse izmir'den daha faşist insan şehirleri de var, böğ kafatasçılar!
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
seçim sonuçları chp'nin başarısından değil, şehrin muhalif, aydın, bilinçli ve sosyalist kimliğinden ileri gelmektedir. daha da ileri gideyim: akp gavur izmir söylemleri, izmir'i teslim almak lazım gibi abidik gubidik beyanatları vermemiş olsaydı fark bu kadar olmazdı. izmir'in içindeki cumhuriyete sahip çıkma ve laikliği koruma refleksi bizzat akp tarafından uyarıldı. büyükşehiri yönettiği dönemde halkın major problemlerinin hiç birini çözüme ulaştıramamış bir başkan bu kadar oy alıyorsa, chp'nin de artık şapkasını önüne koyması lazım. balçova ve narlıdere gibi hizmet odaklı çalışmaları nedeniyle oylarını 20-30 puan artıran gerçek sosyalist belediye başkanlarının, büyükşehiri yönetmesine izin verilmeli. chp bu sonucu iyi okumalı. hizmetine oy verilenle, öteki olmasın diye oy alanı ayırt etmeli. yoksa izmir'e yazık olur.
Çeşme Vestel Servisi - 444 1 494
2009 yerel seçimleriyle gözümde bir anda acayip eğitimli, aydın, bilinçli bir şehre dönüştü(böyle ışık hüzmesi gibi bir şey).
gel gelelim 2002 seçimlerinde her 100 kişiden 18'inin genç parti'ye oy vermesini aklımdan atamıyorum.
Çeşme Siemens Servisi - 444 1 494
akp'nin izmir'de oy almak için yaptığı saçmalıklar düşünüldüğünde, belediye hususunda çıkan sonuca şaşırmadığımı söylemem gereken şehirdir.
senelerdir, geçen seçimlerden beri, akp izmir'i tehdit ediyor. tavırları tek ve belli: "bize oy verin, yoksa hizmet yerine babayı alırsınız."
burada bahsettiğim iki şehirden birine gidebilecek bir kaynağın iktidar partisinin hakim olduğu bir şehre yönlendirilmesi değil. zira bu, hoş olmasa da, beklenebilir bir tavırdır.
benim bahsettiğim, akp'li üst düzey yöneticilerin ve bu hükümete bağlı bürokratların gösterdiği aşırı hamaset, öfke ve düşmanlıktır.
Çeşme Siemens Servisi
bu, söz derecesinde olup biten bir mevzu değildir. dsi'nin izmir'e ettiklerinin incelenmesi, bunu gösterecektir. son bir kaç yılı araştırırsanız, su sıkıntısı bekleniyorken baraj kapaklarını açıp tonlarca içme suyunu denize akıtmaktan, yeni barajlar için belediyeyi kapılarda süründürmeye kadar pek çok örnek görürsünüz. herşey burada da bitmemektedir. her türlü bürokratik kurum, izmir büyükşehir belediyesi'nin ve bölgedeki akpli olmayan diğer belediyelerin hiçbir talebini yerine getirmemek, aksine işleri olabildiğince zorlaştırmak, belediyeyi yalnız, her belediyedeki gibi sınırlı öz kaynaklarına muhtaç bırakmak (rica ediyorum bir bakın bakalım, belediyelerin ana gelirleri olan emlak vergilerinden ankara ne kadar pay alıyor.) onları da alabildiğine biçmek için elinden geleni yapmaktadır. her kapının arkasında, izmirli, "oyunuzu bize verin, o zaman hizmet alırsınız." diye sırıtan bir akp bürokratı bulmaktadır.
akp'nin anlamadığı, tehdidin izmir'de sökmeyeceğidir. demokrasilerde, normalde, korku politikaları, erkin aslında kendinde olduğunu bilen bir halkın karşısında yıkılır. ne yazık ki türkiye'de sadece izmir bu gerçeğin farkındadır. görülen manzara buna işaret etmektedir.
birileri izmirlilerin chp faşistliğinden dem vuruyor. dostum, bil ki, bu kadar oyu alan chp değil, geçen dört yılda bize ahmet priştina'nın emanetini hak edecek bir insan olduğunu gösteren aziz kocaoğlu'dur. kusursuz bir başkan, mükemmel bir belediyeci olmayabilir. ahmet priştina kadar parlak bir yıldız da olmayabilir (öyle adamlar bin yılda bir gelir) ama aziz kocaoğlu onurlu, dürüst, çalışkan, en önemlisi de vatandaşına değer veren, örnek bir insandır. dahası izmirliye göstermiştir ki, gerçekten de amacı hizmettir, rantta gözü yoktur. öte yandan, diğer tarafta da chp'nin isminin öne çıkmasının sebebi, sağa yatık siyasi sistemimizde, sol olmasa da solun içinde barınabildiği, ülkeyi etkilemek için umudunun olabildiği tek yer olmasıdır. kemal kılıçdaroğlu, aziz kocaoğlu gibi insanların iç rahatlığıyla üye olabildikleri bir parti olmasıdır. gerçekten bir alternatifi olsaydı, emin olun oy alan deniz baykal'ın chp'si olmazdı. ama bir yanda tavrı belli akp olunca, sayın başkanımız da adresini orası olarak açıklayınca, yönelim chp istikametinde olmaktadır. chp'nin, benim gibi normalde chp tavrı ve düşüncesinden hazzetmeyen bir liberalin bile oyunu alabilmesini sağlayan budur.
uzun sözün kısası, izmir bu seçimle haramiliğe, külhaniliğe pabuç bırakmayacağını göstermiştir. bu yönüyle, övgüyü hakedendir.
Çeşme Beko Servisi - 444 1 494
akp'nin bolduğu semtlerin bir ise yaramadigi gibi dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldugu guzel ilimizdir. rte'ye babani da al git demislerdir. (bkz: anani da al git)
not: izmirliyim, ankarada yasiyorum ve bir izmire bir de ankaraya bakip adaletin bu mu dunya diyorum
"izmir'im biçim biçim, ölürüm izmir için,
tayyip bana düşmandır, gavur olduğum için
hele loy loy loy gavur şehrim izmirim oy
Çeşme Beko Servisi
hele loy loy loy güzel şehrim izmirim" diye yazdıran şehirdir, gecenin bu saatinde.
öyle bir sehir iste,yani kendini süper modern ve aydin zanneden ama türkiyenin en bagnaz secmeninin yasadigi sehir.
herhangi bir izmir futbol takimi bu teveccühe mazhar olabilseydi,valla birak süperligi,sampiyonlar liginde olurdu simdi.
izmirliler unutmayin,zannettiginiz kadar homojen yapida degilsiniz!
her 3 izmirliden birisi akpli!
biraz tahammüllü olun, bu kadar fa$istliginizi belli etmeyin.
bakin baska sehirdeki akpliler diger chplilere tahammül edebiliyorlar ama sizler elinizden gelse bu insanlari bir kasik suda bogacaksiniz
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
farklı olanı bir tas sıcak çorbasıyla beslemeyip, denize dökmeye meyilli; egonun, tatminin başkenti olmuş şehir. ayrıca; aydınlanma denilen o aşamayı yaşayacaksa bu ülkenin insanları, kesinlikle son durağı olacak izmir. zira mevcut zihniyeti, yıllardır karanlığıyla, farkındasızlığıyla kabus gibi çökmekte ve yayılmakta, izmir aydınlığını göremeyen bahtsızların üzerine.
sadece merkeziyle degil, cevre ilceleri ile de hakikaten buyuk bir $ehir oldugunu gostermi$, dunyanin en guzel insanlarinin ya$adigi $ehrimdir.
karabağlar ve bayraklı'sıyla beni utandırmış şehrimdir..
Çeşme Arçelik Servisi - 444 1 494
eh be kızım sen değil miydin yüzbinlerce kişiyle cumhuriyet mitingi'nde yürüyen? sen değil miydin deniz baykal izmir'e geldiğinde ''yuh be izmir'de bu kadar insan var mıydı'' diyen? ne diye kıllanırsın bayraklı'ndan, karabağlar'ından..
son söz rte için;
sessiz çoğunluk diye adlandırıp, şehrimin her köşesine fotoğraflarını koyduğunuz (ki umarım photoshop değildir) kişiler bu gece gerçekten pek sessiz.. bilginize..
Çeşme Vestel Servisi
baykal'a rağmen aziz kocaoğlu'na hak ettiği zaferi yaşatmış şehir olması sebebiyle değil benim gururum. benim gururum göz göre göre yağmaya, talana niyet eden zihniyete dur demesidir. bu şehirdeki aptal oranı aziz nesin'in oranından çok daha düşük adım kadar eminim. niye mi?
Çeşme Vestel Servisi
bayraklı rant açısından izmir'in en bereketli ilçesi haline getiriliyor(ki çok yakın zamanda gökdelenler baş verirler) ve megapol inşaat'ın sahibi selim gökdemir akp'den başkan adayı oluyor, ama yaptığı işi bırakmaya yanaşmıyor. bunlar hep göz göre göre oluyor. niyetin ne olduğu konusunda yorum bile yapmak gereksiz. ama yanlış hesap izmir bayraklı'dan dönüyor. kazandıklarına kesin gözle bakanlar bir zahmet göz doktoruna ya da psikoloğa gitsinler.
izmirde doğmak değildir izmirli olmak; izmir ruhu apayrıdır! ne kasıyorum ki; izmirli olmak anlatılmaz yaşanır!!
Çeşme Siemens Servisi
kimselere benzemez izmir, izmir insanı. onlarca, yüzlerce yerde yazılmıştır; rahattır insanı. gerçekten rahattır. hayat ne kadar zor olursa olsun, şehir, sokakları ve insanları sahip çıkar size. sokaklarda yürürken, alsancakta körfeze karşı biranızı içerken, camide namazınızı kılarken kendinizi şehre ait hissedersiniz. bu yönüyle ne istanbul'a, ne ankara'ya ne de başka bir şehre benzer. bu benzemezlik işte farkı yaratandır. bu fark işte, izmiri ülkenin aydınlık yüzü yapandır.
Çeşme Siemens Servisi
ne bindirilmiş kıtalar, ne karanlık kafalar, ne de büyük düşünmeler izmiri ele geçiremez. çünkü izmir ne güdümlü kalabalıklara, ne karanlık kafalara, ne de büyük düşüncelere yenilir, izmir büyük insanların küçük jestlerle mutlu olduğu yerdir.
seviyorum ulen seni izmir. yudum yudum içmek var kordonunda, yıldızların altında.
Çeşme Beko Servisi
muhtemel sakinleri ve/veya hayranları tarafından yerel seçim sonuçlarının acayip bir biçimde paylaşılmaya başlandığını gördüğüm şehrim.
gözlerim beni yanıltmıyorsa önde giden chp büyükşehir belediye başkanlığı için 70 küsur kutlama entry'si var ama aziz kocaoğlu entry'si 0! başkanım biraz burulmaz mı bunu görse?
birileri bize bir şeyler mi anlatmaya çalışıyor demeyeceğim. her şey ayan beyan ortada.
türkiye'de belki de tek yaşamak istediğim yer. bir daha dünyaya gelsem kesinlikle doğma büyüme izmirli olmak, orda yaşayıp orda ölmek isterdim. nasip, inşallah yüksek lisansımı yapacağım şehir olacaktır. türkiye dışına gidemezsem de büyük ihtimalle ilerde yaşayacağım şehir olacaktır.
anlamayanlar için bir kez de ben söylemek istiyorum.
Çeşme Beko Servisi
türkiye'nin aydınlık yüzüdür. yani ticaretmiş, paraymış-pulmuş, katma değer sağlamakmış falan hikaye. oyunu ver chp'ye, türkiye'nin en süper şehri olsun.
şuradaki saf yorumları görünce, yarın sabah 8 yaşında sarışın ve mavi gözlü çocuklar izmir sokaklarında sağa sola çiçek saçarak dolaşacak, şehrin gayrısafi milli hasılası 37bin dolara çıkacak sanıyorum. örnekköy, gümüşpala, soğukkuyu'da kimse artık yaşamıyor sanıyorum, çiğli organize sanayi bölgesinde ford otosan ve toyotasa fabrika kurmuş da haberim yok sanıyorum. hey gidinin efesi be. hey.
Çeşme Arçelik Servisi
ayar konusunda her zaman birinci gelen şehirdir. şehrine sahip çıkan insandır izmirli. erken belki ama bunu bir kez daha ortaya koydu. seçim değil sayım modunda oldu yine. teşekkürler izmir cumhuriyetine sahip çıktığın için.
bugün beni hayal kırıklığına uğratmıştır. sokaktaki her üç kişiden biri akp'ye oy vermiş lan. ayıp. hadi başka yerlerden göçtünüz, insan havasından suyundan biraz bir şeyler öğrenir di mi?
ülkenin içinde başka bi ülke gibi bağımsız takılan, tehditlere ve yakıştırmalara kulak asmayan, yürekli insanların ikamet ettiği istikrarlı şehrim..
Çeşme Arçelik Servisi
bornova-karşıyaka gibi ilçelerin bazı mahallelerini -oy alma umuduyla- parçalayarak bayraklı'yı ilçe yapan akp böğrüne bi yumruk yemiştir.. sen caanım bornovamı parçalayıp bizi bayraklı'ya bağlar mısın.. bayraklı da sana cevabını verir pekala..
en cok baharlarda ozlenen "mis kokulu $ehir"... yaseminler bi yanda, halis mulis meyveli sevinc pastanesi dondurmasi bi yanda.. kordon'da, lakin acik havada "raki balik" bi yanda... canim karsiyaka'm bi yanda... evet: "beni bu guzel havalar mahvetti"; en cok da, baharlarda izmir'de olamamak..
5 Haziran 2012 Salı
Siyah Beyaz Perde Modelleri
yani bilemiyorum, belki de popülerleştiği ilk günlerden itibaren bazı faşist bünyelerin toptan beğenisine mazhar olmuş, böylece kimse de beğenmiyorum deme cesaretini gösterememiş, toplu bir hipnoz, ağız birliği edilmişçesine bir yalan söyleme söz konusu olmuş olabilir diye düşünmeye başladım. o yüzden insanlık namına "kral çıplak" demeyi kendime bir vazife addettim. hayırlı uğurlu olsun. son dileğim: öldürecekseniz bari pıt diye öldürün, işkence etmeyin.
Siyah Beyaz Perde Modelleri
edit: şükela verenler de var. yalnız olmadığımı biliyordum. sevinçten ağlıyorum biliyo musun. artık ölsem de gam yemem.
çok sevdiğim dizinin giderek skeç-klip tarzı bir akış diyagramına girmiş olması canımı sıkıyor. muadillerinden farkını giderek yitirerek vasatlaştığını fark ediyorum. yeni yönetmenin uzun metrajlı deneyimi olmaması ve klip yönetmenliği tecrübesini doğrudan diziye yansıtmasının bunda ciddi bir etkisi olduğunu düşünüyorum. çekilen planlar, kesmeler halinde eklenerek kolaj oluşturulmuş havasına girmiş durumda. hikayeye doğrusal bir çizgi vermeden o sahneden bu sahneye koşuyoruz resmen. kısa vadede fark edilmeyecek bu dizgi uzun vadede insanın zihninde tekrar havası yaratır.
Puf Sehpa Modelleri
yav abicim, tamam biliyorum, şu an sözlüğün kutsalına dokunuyorum. biliyorum, ışık hızıyla gidecek zö'ye ama artık dayanamıycam. birilerinin bunu söylemesi lazım. tamam, kendimi feda ediyorum. pirana dolu bir havuza atlıyor gibi hissediyorum şu an ama benim gibi düşünen ve var olduklarına inandığım fakat lince uğramaktan korktukları için sessiz kaldıklarını düşündüğüm insanların sesi olmaya karar verdim.
şimdi arkadaşlar, önce kafadan gireyim de gerekçeleri sonra açıkliyim: hep ben mi kötü bölümlerine denk geldim bilmiyorum ama bu dizi bildiğin kötü. ha, zaman zaman güzel bi sahne olabiliyo. mesela elemanın birinin (ismini bilmiyorum) leyla'yı hastanede komadan çıkarmaya çalıştığı, hani "okula geç kalıyosun, uyan" taktiğini kullandığı ve doktorun "öpmekle olsaydı biz öperdik" demesiyle sonlanan sahnede gülmekten gözlerimden yaş geldi. bunun dışında ara ara güzel espriler de çıkıyor. ama bunlar bir diziyi iyi yapmaya yetmez.
Puf Sehpa Modelleri
bir diziyi kötü yapmaya yeten şeylere gelirsek:
- diziye aşina olduğum ilk zamanlardan beri, gözüme batmasını geçtim, midemi kaldıracak derecede, doğal konuşma süsü verme amaçlı böyle bi tutuk tutuk konuşmalar var ya işte onlar hiç doğal değil.
- böyle gayrıtabi bir konuşma biçimi bir karakterde olabilir, anlarım. "bu karakter de böyle tasarlanmış" derim, beğenmesem de gözüme batmayabilir. ama arkadaş mecnun, mecnun'un babası, ismail, bu üçü zaten fiks böyle konuşuyo da ara ara öteki karakterlerin de ağzı bu tip konuşmaya kayıyor. karakterleri farklı tasarlama konusunda rahmetli avrupa yakası on numaraydı. örnek alabilseler keşke. bütün karakterlerin aynı kafanın ürünü olduğu bu derece sırıtmasaydı keşke.
- süre uzatmak için bayıcı derecede sündürülmüş diyaloglar ise bende resmen tansiyon düşüklüğü yapıyor, tuzlu ayran içme ihtiyacı hissettiriyor.
Mutfak Dizaynı
içinde hiç bir espri olmasa da, çok kötü bir bölümü yayınlansa da her ne olursa olsun izlemekten son derece keyif aldığım, doğallığından ve sıcaklığından dolayı her saniyesini yüzümde tebessümle izlediğim bütün karakterleriyle ve bütün oyunculuklarıyla muhteşem dizi. yıllar boyu devam eder inşallah sübhaneke dinimiz amin.
behzat ç ile yaptıkları ortak bölüm sayesinde haberdar oldum bu diziden. behzat ç izleyicisi olarak ortak yaptıkları bölümü bence behzat ç'nin en kötü bölümüydü. birçok kişi diziyi övdükçe övdü, facebook'ta bir sürü videosuna denk geldim, bugün ilk defa oturdum izliyorum bölümünü, mecnun karakteri başarılı olmasına rağmen bir kez olsun tebessüm bile etmedim. absürt komedi yapıyorlar, göndermeleri vs var ama o kadar da abartılacak bir şey yok ortada.
Mutfak Dizaynı
zaten bir takıntı var; ''ona selam çaktılar, buna gönderme var'' gibi, yakaladık mı dünyanın en mutlu insanı oluyoruz. bu dizide o yüzden bu kadar fazla tutuluyor sanırım. bilemedim.
Yatak Odası Dekorasyonu
-ya senarist burak aksak vasat senaryolar yazıyordu da onur ünlü onu çekip çevirerek ondan şahane bir iş çıkarıyordu (ve murat onbul'dan sonra bu bütünlük bozuldu.)
Yatak Odası Dekorasyonu
-ya da senarist burak aksak gerçekten şahane işler çıkarıyor ama murat onbul onun hakkını veremiyor (ki, her halükarda olduğu gibi, iyi bir senaryodan vasatın altında bir film çıkması durumunda da parmaklar yönetmeni gösterecektir.)
en baştan dediğim gibi, tek sezonda bitmeliydi bu film; yeni dönemde senarist-yönetmen ekibi yeni bir projeye başlamalıydı.
olmadı.
Ev Dekorasyonu
hakkında bu kadar entry girildiğini görseydi, fuzuli'nin fenafillah mertebesine ulaşacağı mesnevi olurdu.
pardon, pardon... bu diziydi değil mi ?
şaka bir yana, oldukça kaliteli bir dizi. isteyince üretebiliyorlar bizimkiler de. hem de trt gibi bir kanalda...
türü ne olursa olsun, piyasadaki diğer dizilerden en büyük farkı şuydu: leyla ile mecnun'un başı, ortası, sonu belli bir senaryosu vardı. hikayesiyle, senaryosuyla her bir bölüm başlıbaşına bir uzun metraj drama çıkarabilecek kadar şahane kurulmuştu.
Ev Dekorasyonu
ta ki murat onbul'un yönetmen koltuğuna oturduğu (yanılmıyorsam "bu kıza kadar" türküsünün söylendiği) bölüme kadar.
o gün bugündür leyla ile mecnun'da hikaye yok, peşpeşe eklenmiş skeçler ya da "ismail abi" şovları ile dizi idare ediyor.
en çok mesai harcanarak en iyi senaryoların yazılmasını umduğumuz sezon finali ve yeni sezonun ilk bölümünde dahi bu değişmedi.
iki ihtimal var:
Mutfak Masası Modelleri
dizinin en güzel ve orjinal yanı taptaze bir 80'ler sonası türkiye popüler kültür hafızası ve kültürü üzerine yazılmış olması. üsküdara giderken ile kesiştiği şey de bu olduğu için birlikte anılıyorlar.
bir de hiç bir şeyi fazla ciddiye almayan halinin hastasıyım.
bu aksam yeni bölümünü izleyecek olan herkesin kalbinin pitir pitir carpmasina sebep olan dizidir.
her hafta, herkesi, bir saatligine her seyi unutup kalp kapakciklarini yorana kadar asik olmaya davet eden dizidir.
her hafta, askin insani ne kadar güldürebilecegini bizlere kanitlayan dizidir.
her hafta, iyi bir oyuncu olmak icin iyi rol yapabilmenin degil, samimi olmanin cok daha önemli oldugunu gözümüze gözümüze sokan dizidir.
Mutfak Masası Modelleri
her seyden önemlisi, 'ask' denilen olayin kendisinin bile ask üzerine kurulu olmadigini hep hatirlatiyor ya bilmeyenlere... sirf bu yüzden 30 yil devam etsin.
ve o 30 yil icerisinde, ne kadar cok isterim ismim bir defa 'konuk oyuncular'in altinda yazsin...
Bellona Kanepe
dizideki bütün karakterlerin (iskender dahil) kaan'ı örnek alması gerektiğini düşünüyorum. çoçuk hem meslek sahibi, hem tahsili var. üzümü, sakızı karı kız meselesi de yok. ee ayrı eve de çıkmış. yani benim dizideki açık ara favorim. zaten dikkat edilirse sözünün dededen bile çok geçtiğini de görülür. neden, çünkü akıl yaşta değil gözlükte (bkz: benjamin). ayrıca kaan'ın büyüyüp de bir devlet bankasında veznedar olacağı günleri de görür gibiyim, öyle süper bi adam.
bir de keşke bir bölümü de leyla'nın etrafında şekillense diye için için içlendiğim dizi. burak aksak ben işin kız tarafını yapamam demiş ama bence yapacağı gene ortalama türk dizi standartlarının çok üstünde olacaktır. hem bu arada leyla'nın iki taş arkadaşını da bol bol görmüş oluruz.
"düşerken duramazsın, susarken anlatamazsın, belki de ne bileyim ben. uzaksan duyamazsın, bıraksam bulamazsın, neredeyim bilmiyorum ben. yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan, yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan, duramaz ki yanan, bulamaz ki arar, duruyorum ben."
Bellona Kanepe
her zaman yermek ya da övmek değildir bazen yürek sensindir ve hayat sana dönük. yüreğini pompalamak için tutunursun, koşarsın, aşık olursun, sohbet eder, gerekirse sakız çiğnersin bazen anlamsız yere meyve suyunu gazete kağıdına sarıp hayata gaf yaparsın bazen babacık olup baba olmaya çalışırsın. hani hepinizin bildiği gemiler vardır en gelmeyeninden, bekletmesi sanatı olmasıdır. bazen jutsu bile yapamayıp genjutsusu bile olmadan taijutsuyla dünyayı kasıp kavuran bir ninja yaratırsınız ya da ne bileyim ben.
hayat omuzlarınızı acıtırken dram ararsınız, hayat sizlere verilmeyeni verdiklerini gözünüze soktuğunda bok atarsınız. bazen uyumazsınız bazen anlamaz bazen dinginliğin şakağınıza sıkma raddesine geldiğinde hişt birader deyip aynada kendinize, çayın altını yakarsınız.
leyla ile mecnun, fahiş fiyata gitmeyecek kadar mana, anlamanı dahi bilmeyeceğim şarkılar kadar uzak. aslında bir dizi, aslında bir dizi biz. bir dizi bizler. ne bileyim ya çok fazla kaptırıyorum kendimi bir şeye ya da duygusal rant peşinde koşan mafia babasıyım bilemiyorum. duygudan da değil ama hep bir bekleyiş, salladığım el havada. bok durduğu yerde kokuyo o bile etkili. bizler durduğumuz yerde itebiliyor muyuz insanları sormalı kendimize. neden yazıyorum bunları bu başlık altına bilemiyorum lakin, hayat büründüğümüz örtü hayat üşüdüğümüzde üzerimize aldığımız yelek hayat soyunup güneşlenmek. görmek için vadiyi çıkıp en tepeye bakmak, hayat.
Abajur Modelleri
tesadufen ilk kez bugun izledigim, mizah anlayisi ile oyunculariyla falan bbc dizilerini animsatan, diger kanallarin zorlama dizileri gibi insani yormayan guzel dizidir.
Abajur Modelleri
23. bölüm fotoğraflarındaki araba patlama sahnesinin kare kare servis edilmesi harika olmuş, gerçekçiliği katlamış resmen, sırf bu özenden dolayı bile ayrı bir tebrik hak ediyor cağğnım dizim.
cok guzel hareketler bunlardan arak sahnesi oldugu iddia edilen dizi. merak ediyorum iddia edenler ispat etme konusunda da bu kadar hevesli midir?
yani çok güzel hareketlerin hangi sahnesi bu dizinin hangi sahnesiyle birebir eslesiyor? gormek isterim.
ayrica yeni bölümü için simdiden saat saymaya basladigimiz dizidir.
Siyah Beyaz Perde Modelleri
"türk dizileri netten takip edilmiyor yea 5 part ne o öyle patlıyor insan." diyen bendenize bu lafını yalayıp yutturmuş mükemmel dizidir.
bana göre türk tarihinin gelmiş geçmiş en esprili ve en samimi dizisidir bu, özellikle rahmetli üsküdar'a giderken'de olduğu gibi esprilerin güncel olması durumu daha da hoş kılıyor haliyle. değil beş, bir bölüm on part olsun yine izlerim ben bunu öyle güzel. uzun zamandır sözlüğe girip bir şeyler yazmaya niyetlenip yazamadığım bu diziye şu satırlar bile hakaret niteliğinde çünkü hala kendisine beslediğim hislerimi tam anlamıyla sözlüğe dökebilmiş değilim. ben hiçbir yerli diziye bu kadar gülmemiştim be sözlük. (yerli diye özellikle belirtmemin yegane sebebi the big bang theory'dir.)
Siyah Beyaz Perde Modelleri
bir de bu kadar güldüren bir diziye o yalan adlı şarkı soundtrack olarak teoride gitmezdi ama pratikte o kadar güzel olmuş ki. diziyi sevdiğim kadar onu da çok sevip benimsedim.
zaten çok sevdiğim onur ünlü'ye ve bu dizi sayesinde tanıdığım güpgüzel bir beyni olan senarist burak aksak'a teşekkürü bir borç bilirim olm. bu klişe cümleyi bile kurdurttu bana bu dizi. umarım tutturdukları çizgiyi bozmadan devam ederler. biz de onları çok çok sevmeye devam ederiz.
Puf Sehpa Modelleri
hayalle gerceğin karıştığı bir sezonun beklediği bir yıl olacak sanırım dizide. ki sanırım asıl hikayeye geri dönüş olacak. madem konu leyla ve mecnun ve aşk ve ayrılık ve delilik o halde konu buradan devam edecek. mecnun şizofrenik bir hayat yaşayacak. onla birlikte bizde hangisi rüya hangisi gerçek düşünüp duracağız. belki ve büyük ihtimalle biterken dizi, içimden bir şeyler eksik kaldı, bir şeyler yarım kaldı hissi oluşacak.
ama ben bizi yanıltıp bu aşkın gerçeğe dönüşmesini, leyla ve mecnun'un evlenmesini, ismailabi'nin şekerpare ile gemiye binip bize hoşçakal demeden gitmesini, erdal bakkalın yerinde saymasını, ak sakkallı dedenin başka birinin rüyasına girip yeni bir dünyaya kapı açmasını, arda'nın mutlu mesut olmasını istiyorum.
Puf Sehpa Modelleri
ama bu dizi kafası hoş abimizin serüveni bir yandan. yazarken onun da serüvenine dahil olacağız. kafası nereye giderse leyla ve mecnun'da o tarafa gidecek.ilk izlediğimiz bölüm 17.bölümdü, seviyoruz nası yapalım diye girdik ortama, bu hafta tatilde, kaş'ta yeni sezonun ilk bölümünü izlemek için odaya döndürdü bizi, 3.tekrarı yayınlanıyor, yine izliyoruz, sevgilimin telefon numarası rehberimde "aşkım" diye kayıtlı ya böyle bi komiğime gidiyor artık, bir de amerikaya öznicörsi seyahat ile gitme hayalleri kuruyorum...
burak aksak'ın aklına, ve tüm ekibin emeğine sağlık, muhteşem bir diziymiş....
Mutfak Dizaynı
fişşek gibi civa gibi delikanlı diyen sıcakta ateşin başında biten adam repliği için; (bkz: a takımı)
kamil in benjaminin canım sıkılıyo repliğine karşılık kuş vuralım istersen cümlesi; (bkz: güneşin oğlu) (bkz: haluk bilginer) şu şiir
gemide yemek salonuna giren ismail abinin vaay vaay vaaay vaaay repliğine mecunun ismail abi yapma şunu gözünü seveyim sarı saçlarını gördüm repliği için (bkz: vay vay vay çantaya bak)
ıssız adada üstsüz gezen arda nın leylaya eh be çilli eh be çilli repliği (bkz: lost) (bkz: sawyer)
Mutfak Dizaynı
tüm bunları alt alta yazıp toplayınca bu nasıl kafa arkadaş.bitmesin dilediğim dizi.
edit:taharet musluğu ve alieyi uyardı fişek gibi muhabbeti savaş ay kaynaklıymış matilla değil.
hızı biraz yavaşlasa da özlemini kısa sürelik arada çektiğim dizi. herkes temenni ve düşüncelerini yazmış. izlemeyen arkadaşıma anlatırken o sahneleri tekrar yaşayarak gülmek her diziye nasip olacak şey değil sanırsam. haftaya ve ileriki bölümlerde eski müthiş temposuna ve süresine kavuşacaktır. leyla ile mecnun hiiç bitmesin.
--- spoiler ---
aydoğan karakteri her bölümde olsun hani şu ismail abinin hırsız yavuz 'un emanet bıyığını takarak parlak siyah kıyafetlerle evine girmeye çalışıp zile basıp saçma sapan konuştuğu eleman. yolda mecnun'u görüp "kardeşim geçmiş olsun" diye sarıldı falan hani,eleman çok doğal ya.
yüzerek çıktıkları adadaki mecnun-ismail abi diyaloğunda ismail abi'nin saçmalaması zirve yaptı o nasıl bir cümle silsilesiydi öle. (bkz: ben senin ağzından çıkanla kulağını döverim)
en çok güldüğüm sahnelerden biri kimse değinmemiş-->
m:ismail abi gemimiz battı,6500 km yol yüzdük ve sen kumdan kale mi yaptın?
i:evett
m:ama çok güzel yapmışsın, vallahi bravo
i:güzel oldu mu biraz
m:hangi kale bu 7 kule surları mı
i:7 kule değil,yani tarihte çok önemli işleri imza atmış bi kale, okumadıysan bilmiyo olabilirsin
m:estergon kalesi mi
i:mimarisi çok farklıdır, mimari okumadıysan bunu bilme ihtimalin çok az
Yatak Odası Dekorasyonu
21. bölümü diğer bölümlerle karşılaştırıldığında daha kısa olduğundan ve günlerdir bekleniyor olduğundan olsa gerek tadı gözümüzde, kulağımızda kalmıştır.
şimdi yazmaya kalksam her sahnesini yazarım ama özellikle mecnun'un ferdi tayfur- unutmak istiyorum sahneleri, iskender abi'nin kahvaltı sofrasında oğlunu neşelendirmek için yumurtalı ekmeğini çalma girişiminin işe yaramadığını gördüğünde yüzündeki ifade, irdal bakkal (ulaaaağn yoksa hayri irdal'a mı gönderme) 'ın orucu yeme muhabbeti; eski ramazanlar, gemideki çay-kek, gemiye binmeden evvelki kötü adam arama, adadaki karakutu ve arda, leyla'nın duygusal konuşması ardından gelen blıblı sahneleri, yani neeeemiş: kısaca bütün sahneler on numaraydı. benjamin'i de unutmayalım.
Yatak Odası Dekorasyonu
her taşın altından çıkan çiçekçi kadının ''geçmiş olsun delikanlı yengeyi götürmüşler.'' lafı ve devamı da yarım yarım yarılmamıza vesile oldu. sağ olsunlar.
Ev Dekorasyonu
21. bölümü biterken bile lost'a gönderme yapmış dizidir. bilmiyorum kaç kişi farketti ama lost bölümlerinin en can alıcı noktadasında bölümün bitip "dommm" sesiyle ekrana lost yazısının gelmesi, bu 21. bölümde sanki çok önemli bişey açıklanacakmış gibi karakterlerin konuşmasından sonra ramazan topunun patlamasıyla vuku bulmuştur.
25 yaşındayım, hayatımda ilk kez bir diziyi(yabancı dahil) böylesine takip ediyorum ve böylesine müptelasıyım.
Ev Dekorasyonu
son bölümlerdeki sahneleriyle gözlerden yaş da getirdi bu dizi. hem böylesine komik olmasının, hem de ağlatabilmesinin sırrı nerede peki? tabi ki samimiyetinde.
kemal sunal balalayka'yı çekmeye giderken; "senelerce daha zor olanı yaptım, insanları güldürdüm, bu kez ağlatmaya gidiyorum" demişti. fakat filmi çekememiş ve çok daha fazla ağlatmıştı bizleri. işte bu dizi her ikisini birden öyle güzel yaptı ki. bunu yaparken öyle samimiydiler ki. sanki bizim aramızda yaşıyor gibiydiler, bizim mahalleden gibi. her an her yerde ismail abi'yi görecekmiş gibi tetikte duruyor ve "hooooooooooooop" diye karşılık verecekmiş gibi içimizde tutuyoruz. kamil'in bile en yakın arkadaşı olmaya razıyım ben, gerçekten o mahalle olsa, ben de orada yaşasam. evet bazen ağzımdan çıkanla kulağımın duyduğunun tuttuğunu ben hiç görmeyebiliyorum.
diziyi izlemeye başladıktan bir süre sonra iskender abi'nin motorlu taşıtlarla olan ilişkisini ben cep telefonlarıyla yaşamaya başladım. önce sesim karşıya gitmemeye başladı, sürmeli kapağı olan telefon; kapağını kapattığımda ekranı da geri dönmemek üzere siyah ekran verdi. mavi ekran verseydi iyiydi de, mavi ekran vermeyince kötü oldu. başka bir telefon edindim arkadaşımdan, bu kez de gelen mesajlar abuk subuk şekilde görünmeye başladı. okunmuyor ve anlaşılmıyor. yaktın beni iskender abi. allah'tan telefonla fazla işi olan bi adam değilim.
burak aksak; bu dizinin senaristi olman zaten başlı başına çok güzel bir olay. ama bir de şu var ki; 6. bölümde mecnun'a söylettiğin "o neymiş öyle ben sabah kahve içmeden uyanamam filan, çay içmeden kendine gelir mi insan ya?" repliği kendi düşüncelerinse eğer, sen var ya bambaşka güzellikte bi adamsın. zaten diziyi izlerken bir çok sahnede kendimi izler gibi oluyorum. arada da bu küçük detaylar tuzu biberi oluyor.
Mutfak Masası Modelleri
apır sapır gönderme , selam çakma bulup durmayın amk. gönderme yaparak dizi çekilmez, senaryo yazılmaz; onu denediler son 2 sene içerisinde ve biri tutmuş biri de tutmaya aday dizi mahvoldu. ayıp ediyosunuz şu güzel komediyi yapanlara.
bu izlediğiniz ileride göndermeler yapılacak bir dizidir, bunda gönderme arayıp durmayın.
" aa ışın kılıcı dedi, sw'ye gönderme var, koşayım da sözlüğe yazayım. "
Mutfak Masası Modelleri
mal.hakkındaki geçmiş fikirlerimi itinayla yedirtti, ilk sezonu 3 günde bitirtti. 2. sezon açılışı ise gayet süper olmuş.
yalnız, kötü adam rollerinden aşina olduğumuz, mecnun'la ismail'i gemiye bindiren o saçlı sakallı abinin tipiyle ilgili o kadar ağır konuşulmasa iyiydi. rol icabı falan ama insan bozulur lan.
bir de bugün farkettim, yeni bölüme 6 gün var. yuh!
yeni sezon başladı 21. bölüm yayınlandı ama hala izlemedim kıyamıyorum bekletiyorum,başlamışlığının verdiği garip bir mutlulukla içimde tatlı bir heyecan oluştu.. piiiiiii kendimden tiksindim bu ne şimdi böyle
Bellona Kanepe
çiçeği burnunda evliler olarak dizi sezonumuzu açmış ve bize de, yeni sevgili hallerimizde ettiğim "aşkım ne ya liseli ergenler gibi" repliği ile selam çakmış dizidir.
bir leyla ile mecnun olduğumuz iddia edilemez pek tabi fekat yine de seviyoruz onları.
tüm türk dizilerinin muzdarip olduğu yaz tatilinde bronzlaşmış oyuncularının yarattığı devamlılık sorunuyla sezonu açmış olsa da, -en azından şu an yayınlanan- hiçbir türk dizisinde göremeyeceğimiz absürtlükleriyle geri dönmüş, eğlendirmiş güldürmüş dizi.
21. bölümü bütün yaz bekledim bekledim, tam o gece işim çıktı izleyemedim. lanet olsun şu işe. neyse ki tek parça halinde hemen yüklüyorlar youtube'a.
Bellona Kanepe
gelelim 21. bölüme. daha en başında "salın eski ramazanları!" komutuyla ve ardından jeneriğin girmesiyle ağzımı aaaaaaaaaaaaaaa- ahahahahahahaha şekline soktu.
-ismail abiiii, senin parlak hırsız kıyafetlerine ölürüm ben. "eşya delisi nesnesel insan seniii!"
-"aloo dilara'cım mecnun ben ortaokuldan." hay allah iyiliği versin mecnun, aslında güzel yöntem. telefon listesinden yeni sevgili bulmak ahah. "işin aslı su, leyla terk etti beni. benim bi arkadaşım var kaan, kız bul dedi dolaş gönül eğlendir dedi. bu yani. akşam yemeğe çıkalım mı beraber?" çıkalım mecnun, dürüstlüğünü yirim senin.
-bir kilo baklavayla kız ayartmak
-"öznivjörsiy" amerika'ya otogardan otobüs olsa keşke ismail abi, cam kenarı koltukta gidilirdi negzel.
-şehirler arası otobüslerde ikram anı gerginliğini gördüm mecnun'un gözlerinde. gemi olsa da farketmiyo demek ki.
- ardaaaaaaaaağ adamımsın! sen al götür beni amerikanya'ya geri dönersem noliym!
-şimdi bi fransız, bi italyan, bi ingilliz, bi türk uçakta gidiyolarmış....
-adalardan bir yar gelir bizlere, aman allah gözlere bak gözlere...
-"inşallah bi adaya düşersin ismail abi, yanına da o 3 şeyi almayı unutursun." ben böyle beddua görmedim, harika.
-"sakız çiğnemek yasaktır." http://yfrog.com/kjf465j
-denizaltında gazete okuyan adamın elinde "sualtı postası" vardı.
- türk işi uçak düşürme. " düşür lan, düşürmezsen adam değilsin!" "hakkaten delikanlıymış adam."
-"halbuki ben böyle adada 6 sezon devam ederiz diye düşünmüştüm." ahaha, böyle bir şeyi beklemiştim işte, ama mecnun bu erken uyanır tabi mevzuya, başına gelmeyen bırakmadınız ki adamın!
-meğersem hepisi rüyaymış... hani çok filmde, dizi de yapılmıştır ama bu sefer başkaydı,bambaşkaydı. izlemeyen bilmez.
-böyle rüyalar görceğimi bilsem ben de oruç tutar hatta uykuya tuttururum.
özetle, dolu dolu bölümdü. ne desem az gelir...
Abajur Modelleri
popüler olana bok atmanın da uzun yıllar önce popülerleştiğinin farkında olmayanları yoksayarak söylüyorum ki, ikinci sezona bomba gibi başlamıştır. oh be, ne iyi etti de başladı!
gemide doğmuş, karaya hiç ayak basmamış, ismi 62 olan ve org çalan, çılgın piyanist 1900'ün çakmasından daha komik ne olabilir ki? öylesine güzel bir sahneydi ki, legend of 1900'ü bu akşam tekrar izlemeye karar verdim.
Abajur Modelleri
ismail abi ve mecnun kasketli irlandali gocmen tiplerle geminin ambarinda yolculuk ederlerken, iceriye servis sehpasiyla “sicak/soguk icecek?” diye sorarak kek dagitan muavin girdi ya, gozumden yas geldi…
sezon finaline tanım yapmadan spolier verdiğim için ispiyonlanarak uğruna çaylak olduğum dizi. yeni sezon uğurlu kademli olsun bakalım. nassııııll??
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)