5 Haziran 2012 Salı
Bellona Kanepe
dizideki bütün karakterlerin (iskender dahil) kaan'ı örnek alması gerektiğini düşünüyorum. çoçuk hem meslek sahibi, hem tahsili var. üzümü, sakızı karı kız meselesi de yok. ee ayrı eve de çıkmış. yani benim dizideki açık ara favorim. zaten dikkat edilirse sözünün dededen bile çok geçtiğini de görülür. neden, çünkü akıl yaşta değil gözlükte (bkz: benjamin). ayrıca kaan'ın büyüyüp de bir devlet bankasında veznedar olacağı günleri de görür gibiyim, öyle süper bi adam.
bir de keşke bir bölümü de leyla'nın etrafında şekillense diye için için içlendiğim dizi. burak aksak ben işin kız tarafını yapamam demiş ama bence yapacağı gene ortalama türk dizi standartlarının çok üstünde olacaktır. hem bu arada leyla'nın iki taş arkadaşını da bol bol görmüş oluruz.
"düşerken duramazsın, susarken anlatamazsın, belki de ne bileyim ben. uzaksan duyamazsın, bıraksam bulamazsın, neredeyim bilmiyorum ben. yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan, yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan, duramaz ki yanan, bulamaz ki arar, duruyorum ben."
Bellona Kanepe
her zaman yermek ya da övmek değildir bazen yürek sensindir ve hayat sana dönük. yüreğini pompalamak için tutunursun, koşarsın, aşık olursun, sohbet eder, gerekirse sakız çiğnersin bazen anlamsız yere meyve suyunu gazete kağıdına sarıp hayata gaf yaparsın bazen babacık olup baba olmaya çalışırsın. hani hepinizin bildiği gemiler vardır en gelmeyeninden, bekletmesi sanatı olmasıdır. bazen jutsu bile yapamayıp genjutsusu bile olmadan taijutsuyla dünyayı kasıp kavuran bir ninja yaratırsınız ya da ne bileyim ben.
hayat omuzlarınızı acıtırken dram ararsınız, hayat sizlere verilmeyeni verdiklerini gözünüze soktuğunda bok atarsınız. bazen uyumazsınız bazen anlamaz bazen dinginliğin şakağınıza sıkma raddesine geldiğinde hişt birader deyip aynada kendinize, çayın altını yakarsınız.
leyla ile mecnun, fahiş fiyata gitmeyecek kadar mana, anlamanı dahi bilmeyeceğim şarkılar kadar uzak. aslında bir dizi, aslında bir dizi biz. bir dizi bizler. ne bileyim ya çok fazla kaptırıyorum kendimi bir şeye ya da duygusal rant peşinde koşan mafia babasıyım bilemiyorum. duygudan da değil ama hep bir bekleyiş, salladığım el havada. bok durduğu yerde kokuyo o bile etkili. bizler durduğumuz yerde itebiliyor muyuz insanları sormalı kendimize. neden yazıyorum bunları bu başlık altına bilemiyorum lakin, hayat büründüğümüz örtü hayat üşüdüğümüzde üzerimize aldığımız yelek hayat soyunup güneşlenmek. görmek için vadiyi çıkıp en tepeye bakmak, hayat.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder