19 Nisan 2012 Perşembe
Darmadağın
dün "laf nasıl çarpıtılır" dersi verdi meclise.
osman durmuş "akplilerden biri sana peygamber dio" dedi.
başbakan kalktı, osman durmuş'u hedef alarak "peygamberlik silsilesinin bittiğini bilmiyor" dedi.
ama erdoğan hazretleri, o lafı osman durmuş söylemediki. sadece hatırlattı.
ardından lafı evirdi çevirdi türbana bağladı yine.
iyi hatip ama sonuna doğru altını kısmak lazım.
zira kızarırken bi anda yanacak...geçen gün ziyaret ettiğim bir paralel evrende futbolu bırakmamış, gol kralı falan olamamış, ama gitmiş fenerbahçe'nin teknik direktörü olmuş futbol adamı.
bir kupa maçına denk geldim, saha kenarından hakeme söyleniyordu. hatta gel buraya gel gel, nörüyon sen gibi hareketler yapmaktaydı. hemen ardından hakem sinirlendi, tribüne göndermek istedi tayyipciğimi. buna aldığı cevap sert oldu: "ananı da al git burdan." sonra paltosunun yakasını kaldırıp soyunma odasına gitti. basın toplantısında akşam namazını kılmaya aşağı indiğini belirtmiş.
sonraki haftaiçi şampiyonlar ligi karşılaşmasında barcelona'ya konuk oldu kendileri. guardiola'yla messi'nin ortak düzenledikleri maç sonrası basın toplantısında seyirciler arasına sızmış, "one minute, one minute" diyerek söze girdi, guardiola'ya "siz gol atmasını iyi bilirsiniz" dedikten sonra "daha da gelmem barcelona'ya" diyerek uzadı. ardından kulüp yönetimi bir açıklamayla o konuşan kişinin teknik direktörleri olmadığını, zaten olayda çeviri hatası olduğunu belirtti, inanan olmadı.
sonrasında kulüp kendisiyle yollarını ayırmaya karar verdi. "beni siz teknik adam yapmadınız, siz gönderemezsiniz" dediği yönetim kurulu kendisini sopayla kovalamış. halen daha antrenman sahası civarında gezindiği söyleniyordu ben dönüş yolculuğuma başlarken.iki gündür yaptığı konuşmalarla yeni dönem izleyeceği taktiğin ipuçlarını verdi. karısına 3 sene önce bir askeri hastanede yapılmayan ancak yapılacakmış gibi olan ayıbı hatırlaması tesadüf değilmiş.
nasıl bir siyasetse bunlarınki, 16 yıldır yerel yönetimlerde, 8 yıldır merkezi yönetimde iktidarda olan adamlar hala vıcık vıcık bir mağduriyet edebiyatı üzerinden siyaset yapıyor: "beni üniversiteye almadılar, eşimin gözyaşları, çocuklarım amerika'da okumak zorunda kaldılar...." bu saatten sonra sizin tek mağduriyetiniz yediklerinizi sindirememeniz dolayısıyla çekeceğiniz mide sancısıdır.
eğer bir gün bu ülkede sokakta rastgele 100 insana "genelkurmay başkanını tanıyor musun, adı sanı nedir? diye sorulsa ve tamamına yakınından "tanımıyoruz, tanımamız da gerekmiyor" cevabı gelirse işte o zaman değerini hala anlamayan embesiller bile anlayacak ki büyük ve dürüst insandır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder