14 Nisan 2012 Cumartesi

Sertap erener - istanbul

facebook chatte istemediğim fakat listemden de silemediğim bir insan benimle konuşmaya başlayınca, hemen facebook haricinde bi sayfa açıyorum ki durumum hareketsiz konumuna geçsin, kişi görmediğimi sansın istiyorum. facebook'ta arama kısmına yazacağım kişinin ismini "what's on your mind" kısmına yazacağım diye ödüm kopuyor. ekstra dikkat ediyorum. zira aklımda olduğunu bilmesine gerek yok! normalde de o kadar şanssızım ki, birilerinin beddua edeceklerini umursamıyorum o kadar. zaten işin içinde ben varsam, o iş kötü gider, bu hep böyle oldu... göz dolduran itiraflarların yer aldığı tahta. erken boşalıcak olursam 90'ların türkçe pop parçalarınından birini düşünüyorum, geçiyor. evdeki kedinin beni gerçekten sevvip sevmediğini düzenli aralıklarla test ediyorum. ( yanında ağlıyorum bakalım ne yapacak diye. ayrıca birgün boyunca yemek yemeyip, bak ben de yemek yemiyorum paramız yok cengizhan ne yapacaz şimdi diyorum; mrl mrl yanıma gelirse kuru mama + yogurdu basıyorum ) atilla taş'ın kırmızılım ve mustafa sandal'ın beni ağlatma şarkısı ilk çıktığında türk pop müziğinde yeni bir nefes olduğunu düşünmüştüm, sonra pişman oldum. tam da 'yok arkadaş, bir daha aşk meşk hak getire' dediğim anda tanıdım ve sevdim onu sözlük, çok sevdim hem de. ve biz elimizde olmayan sebeplerden ötürü iki ayrı şehirde, milyonlarca parçaya ayrılıyoruz şu anda. duygusal acının fiziksel yansımalarını yaşıyoruz ikimiz de, iki gündür. ve ağzımızdan düşmeyen tek bir dize var; olmasaydı sonumuz böyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder