18 Nisan 2012 Çarşamba

Laylalalay

ne zaman oscar de la renta dendiğini duysam (gay olmadığım icin sosyal ortamımda pek duymuyorum ama oscar sırasında tv de falan) aklıma hep kel kafalı sol kanattan iyi bindirmeleri olan yeri geldiğinde forvet oynayabilecek, gabriel heinze kadar çamur futbol oynayan bir hırpan geliyor, ve onun soldan içeri katederek çektiği şut. acı kısmı şu, bunun neden böyle olduğunu ancak 2 gün önce ivan de la pena'nın adı geçtiğinde (fm muhabbeti) çözebildim. tamamen istediğim gibi bir hayat yaşamama, istediğim her şeye sahip olmama, bu olay dışında inanılmaz mutlu olacağımı bilmeme rağmen şu an mutsuzluktan ve huzursuzluktan kıvranıyorum. bu olayı bir atlatırsam herkeşe benden çay! bazen o kadar işim olmuyor ya da işten ogadder kaytarıyorum ki, aniden patron içeri bi giriyor, hemen telefonu alıp evi arıyorum, telesekretere mesaj bırakabilenlerden oluyorum sırf bu iş uğruna. akşam eve gidince bir de dinlemesi çok zevkli oluyor. hilal cebeci'nin ipe ipe isimli şarkısını yaklaşık on beş dakikadır loop'a almış tekrar tekrar ve mırlıdanarak söyleyen iş arkadaşımın bilgisayarındaki ses devrelerini söktüm. sökücem yani. mesai sonrası editi: söktüm. mail yazışmaları patrona düştüğü için, çok boşsam göze batmiyim diye antirik isimlerle mail adresleri açıp kendimden teklif isteyip, kendime teklif geçmişliğim var. ilk bilgisayar aldığımda fifa 96 piyasadaydı ve ben de ilk iş olarak onu almıştım. takımları seçerken klavyede sağa veya sola basarız ya, ben onu ilk önce anlayamamıştım ve ilk 2 hafta maçları hiç bir yere basmadığım için bilgisayar oynuyordu. ben sadece mouseu oynatıp duruyordum. işin garibi ben kendim oynuyorum zannediyordum ama bilgisayarın hangi takımı seçtiğimi nasıl anladığını bir türlü anlayamamıştım. iyi bir bilgisayar aldığım için de mutlu olmuştum. 2 hafta sonra takım seçebilmeyi öğrenmemle maçları kendim oynamaya başlayabildim. ama bunda da bir sorun vardı, klavyeyi sadece yazı yazmak için kullanabileceğimi düşündüğümden maçları mouse ile oynuyordum. ilk golümü oynamaya başladıktan yaklaşık 1 ay sonra attım ilk maçımı da yaz tatilim bittiğinde yani 3 ay sonra kazanabilmiştim. şimdi her pes oynadığımızda büyük bir gururla takımımı seçer, bunu çok iyi yapabildiğimi arkadaşlarıma hissettiririm. sonuçta insanlar nereden geldiklerini unutmamalı di mi? kimileri yüz kızartaran itiraflardır. dün kız arkadaşımı yakın bir arkadaşıyla aldattım, hem de gözümü bile kırpmadan. bilmiyorum, aldatmam gibi gelmişti ama oldu işte bi kere. önce önemli bir şey konuşmak istediğini ama kız arkadaşımın haberi olmaması gerektiğini söyledi. merak ettim, evime çağırdım. içinde herhangi önemli bir şey olmayan uzun sohbetin ardından ikram ettiğim vodkanın da etkisiyle bana bakışları değişmeye başlamıştı. ve belki de aklımdan geçecek son şeyi yaptı, usulca yaklaştı ve beni öptü... masum bir öpücük tutkulu bir öpücüğe, o da ateşli bir sevişmeye dönüştü... inanın ben bile olanlara inanamıyorum desem de inanmayın ama; çünkü ekşi sözlükteki yazılarımı takip ettiğini bildiğim kız arkadaşım bu paragrafın sonuna daha gelemeden küplere binecek ve telefona sarılacak biliyorum. nasıl inandın ama keriz sevgilim ehehehe!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder