12 Nisan 2012 Perşembe

Toygar Işıklı Kimdir

sevgili sözlük, sana kalbimin en müstesna köşesinden bir itiraf yapacağım. bizim okulda bir kız(kadın her neyse konu o değil) var. benim kalbimin o müstesna ve bir o kadar da takıntılı köşesine öyle bir gökdelen inşaa etti ki, donald trump'ı kıskançlığından çat diye ortasından ikiye ayırır. 4 senedir unutamıyorum, kimseye aşık olamıyorum, ona benzemeyeni asla beğenemiyorum. hatta ileride kızım olursa onun adını bile verebilirim. durum bu kadar vahim. benim nacizhane hikayem üniversite 1. sınıfta başladı. ilk sene okula gittiğimde okulu hiç beğenmedim. zihnimde yarattığım üniversite modelinden son derece uzakta bir yerdeydi(klasiktir, özellikle istanbul'da lise okuyanlar için). hep lisedeki ortamımı, arkadaşlıklarımı aradım. o yüzden okula çok nadir gitmeye başladım. ben diyeyim hafta bir siz deyin iki haftada bir. ancak okula gittiğim günlerden sadece bir şeyi aklıma kazıdım: okulun ilk günlerinden beri takibe aldığım "o"nu. konumuza dönelim. daha ilk günlerden herkese söyledim: bakın dedim gravatlar bu kıza yanaşmaca, yazılmaca yok, baştan söyleyeyim de herkes durumunu belirlesin. tabi ben o dönemde kıza ilgi duyuyorum ama kızın grubundan hiç bir arkadaşım yok. okula nadir gittiğim için de 5-10 kişi tanıyorum, onlar da kıza uzaktan merhaba seviyesindeler. arada bir söylesem mi söylemesem mi oluyorum ama kızı hiç tanımıyorum. merhabam bile yok, onunla aramızı yap diyebileceğim ortak bir arkadaşım da yok. şimdi kızın karşısına piyangodan çıkar gibi "seni seviyorum, falanlar filanlar" da diyemem. ben böyle umutsuz, betlerde takılırken mayıs ayı geldi. bir gün bunu kantinde tanımadığım ve bizim sınıftan olmayan(iki üst sınıftan) en hafif tabiriyle bir "lavuk"la gördüm. tipsiz mi tipsiz bir gargamel. allah sizi inandırsın yazarken bile yüzüm ekşidi. hiç o kamilin, kızın sevgilisi olacağına ihtimal vermedim. kıza baktım ve geçtim. derken sevgili sözlük, birinci sınıf bitti. ben kızla "merhaba merhaba" durumuna gelmeyi bile beceremedim. yazın kızı facebook'ta arkadaşım olarak ekledim, o da kabul etti. resimlerine bakarken, o çocukla(hatırla yukarıda bahsettim, tipsiz gargamel) yan yana, kol kola en az 15 tane resmini gördüm. ben o kadar maldım ki hala dedim ki içimden yok ulan bununla bu nasıl olur? olacak iş mi? en kötü ihtimalle çocuk kızla kanka münasebetine girmiştir, kız da bozmuyordur elemanı. bir gün fazlaca alkol aldığım bir günde kayışları kopardım. onun numarası olan bir arkadaşımdan o güzeller güzeli, bebek yüzlü, benim için dünyanın en güzel kızının telefonunu aldım. açtım telefonu dedim ki böyle böyle. o da bana gayet kibar bir şekilde buyurdu ki benim sevgilim var, hatta facebook'ta görmüşsündür. biz ciddi düşünüyoruz. hatta ciddi olmasak fotoğraflarımızı koymazdım. senin söylemen de senin için iyi oldu, içinde kalmamış oldu. ulan sözlük, inanır mısın o an benim hayat hikayem bitti işte. en hafif tabirle "göt" gibi kaldım öyle. bu olayın üzerinden tam 3.5 sene geçti. şu an 4. sınıftayız. bu süre zarfında ne telefon, ne facebook, ne de yüzyüze en ufak bir konuşmamız dahi olmadı. kendimi çok suçlu hissettim. onun erkek arkadaşına saygısızlık yaptığımı düşündüm. aynısı benim kız arkadaşıma yapılsa tepkim ne olurdu diye çok düşündüm, defalarca empati kurdum. ondan sonra ilişkilerim oldu(hem kısa hem uzun uyandınız zaten). her biriyle bir çok şey paylaştık. hatta sonuncusuyla 3.senemize giriyoruz. ama gel gör ki olmayınca olmuyor işte sözlük. onun klonu olmadığı sürece ondan başkasına aşık olamam. benim kız arkadaşıma duyduğum sadece bağlılık ve alışkanlık. bana göre bir insan bir şarkı dinlerken aklı kime gidiyorsa onu seviyordur. benim ondan başka bir adresim hiç olmadı. bundan 6 ay önce bir arkadaşımdan bir şey duydum. kızla, çocuğu görmüş. kız gözyaşları içindeymiş ve çocuk kıza küfrediyormuş. bu sene 4. sınıfız. o hala o çocukla çıkmaya devam ediyor. geçen seneden beri parmağında yüzük var. ben onu okulda her gördüğümde bütün bir haftamı hatta ayımı onunla doldururken, derste gizlice onu izlerken, resmiyle muhabbet ederken; o başkasının yüzüğünü takıyor. üstelik kendine böyle davranan birinin yüzüğü. son sözümde sana şekilsiz maymun!(sen aradan çekil burada sözlük). ulan benim bakmaya kıyamadığım kızı sen ağlatıyorsun, küfretiyorsun, itip kakıyorsun. sonra da parmağına yüzüğü takıp, bu hatunu kapattım imajı yaratıp hava rüzgarlarda takılıyorsun. ulan o kız seni bıraksa sikilmiş sıpa gibi ortada kalırsın. elindekinin kıymetini bil, yat kalk şükret . o tipinle hiç mi utanman yok oğlum? sana da tek bir sözüm var dünyalar güzeli, ben seni en hafif tabirle "u-nu-ta-mı-yo-rum".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder